Konu resmiMüjdeler Olsun Şam’a
Baş Muharrir

مژده لر اولسون شامه بلاد شام هر زمان أونملي اولمشدر. اسلام مدنيتنه أونملي قاتقيلرله بزه لي درين بر كچمشه و كوزللگه صاحبدر. تاريخ بوينجه پك چوق مدنيته أو صاحبلگي ياپان، پيغمبرلرڭ ايزلرينى طاشييان بو مبارك طوپراقلر هم معنوي درينلگي هم ده ستراتژيك أونمي ايله هر دائم دقّتلري أوزرينه چكمشدر.نه واركه عثمانلينڭ ييقيلمسيله اسلام جغرافيه سني ديديكله مه يه كلن آقبابالر، يوز ييلدن فضله در ظلم آتشلري صاچمش، شام بلده لري ده بوندن اتكيلنمشدر.افنديمز (ص ع و)، ”شامده قالڭ؛ چونكه اورالر اللّٰهڭ ير يوزنده كي سچيلمش طوپراقلرندندر. اللّٰه اورايه رحمتنى اينديرير.“ بويورمش؛ شامڭ، ساده جه جغرافي بر بولكه اولماديغي، عين زمانده معنوي بر صيغيناق و امّتڭ اومودي اولديغني اورغولامشدر. تاريخ بوينجه پك چوق كز صاواشلره ، زورلقلره و استلالره صحنه اولان شام، هر دفعه سنده بو معنوي درينلگي سايه سنده يڭيدن آياغه قالقمش، بر ديريليش مركزي اولمشدر. اوزون زماندر برچوق زورلغڭ و آجينڭ مركزنده ير آلان شام، حمد اولسون قورتولمش و اسكي احتشامنه قاووشمه سنڭ يولي آچيلمشدر. أونملي بر مژده ده شودركه قدسڭ قورتولوشي شامڭ قورتولوشندن كچمكده در. شام، حديثلرده بليرتيلديگي كبي، بوكون ده ان شاء اللّٰه امّتڭ طوپلانديغي و ديريليشڭ باشلادىغي ير اولاجقدر. بو باغلانتي، ”قدسه كيدن يول شامدن كچر“ كرچگنى بزه بر كز داها خاطرلاتوب اميديمزه قوت ويرمكده در.شامي آڭلامق و اوڭا يارديمجي اولمق، ساده جه بوكون ياشانان انساني قريزلره بر چوزوم بولمق دگل؛ عين زمانده معنوي باغلري كوچلنديرمك، بو مبارك بلده نڭ تاريخنه و كله جگنه چيقديغي يولجيلغه شاهدلك ايتمكدر. زور زمانلرده بيله اللّٰهڭ رحمتنڭ تجلّيسي واردر و شام، بو رحمتڭ اڭ كوزل نشانلرندن بريدر. بو سببله ، دعالريمزده شامي اونوتمامق و المزدن كلديگنجه بو مقدّس بلده يه دستك اولمق بر وظيفه مزدر.شامي ساده جه بر جغرافي ير اولارق دگل؛ طايانيشمه نڭ، صبرڭ و اومودڭ بر سيمكه سي اولارق دگرلنديرمك كركير. چونكه شام، تاريخ بوينجه هپ بو مداخل رولي أوستلنمش و امّتڭ قلبنده تخت قورمشدر. و بزه قدسي مژده له مشدر!Müjdeler Olsun Şam’aBilad-ı Şam her zaman önemli olmuştur. İslam Medeniyetine önemli katkılarla bezeli derin bir geçmişe ve güzelliğe sahiptir. Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan, peygamberlerin izlerini taşıyan bu mübarek topraklar hem manevi derinliği hem de stratejik önemi ile her daim dikkatleri üzerine çekmiştir.Ne var ki Osmanlının yıkılmasıyla İslam coğrafyasını didiklemeye gelen akbabalar, yüz yıldan fazladır zulüm ateşleri saçmış, Şam beldeleri de bundan etkilenmiştir.Efendimiz (sav), “Şam’da kalın; çünkü oralar Allah’ın yeryüzündeki seçilmiş topraklarındandır. Allah oraya rahmetini indirir.” buyurmuş; Şam’ın, sadece coğrafi bir bölge olmadığı, aynı zamanda manevi bir sığınak ve ümmetin umudu olduğunu vurgulamıştır. Tarih boyunca pek çok kez savaşlara, zorluklara ve istilalara sahne olan Şam, her defasında bu manevi derinliği sayesinde yeniden ayağa kalkmış, bir diriliş merkezi olmuştur. Uzun zamandır birçok zorluğun ve acının merkezinde yer alan Şam, hamdolsun kurtulmuş ve eski ihtişamına kavuşmasının yolu açılmıştır. Önemli bir müjde de şudur ki Kudüs’ün kurtuluşu Şam’ın kurtuluşundan geçmektedir. Şam, hadislerde belirtildiği gibi, bugün de inşallah ümmetin toplandığı ve dirilişin başladığı yer olacaktır. Bu bağlantı, “Kudüs’e giden yol Şam’dan geçer” gerçeğini bize bir kez daha hatırlatıp ümidimize kuvvet vermektedir.Şam’ı anlamak ve ona yardımcı olmak, sadece bugün yaşanan insani krizlere bir çözüm bulmak değil; aynı zamanda manevi bağları güçlendirmek, bu mübarek beldenin tarihine ve geleceğine çıktığı yolculuğa şahitlik etmektir. Zor zamanlarda bile Allah’ın rahmetinin tecellisi vardır ve Şam, bu rahmetin en güzel nişanlarından biridir. Bu sebeple, dualarımızda Şam’ı unutmamak ve elimizden geldiğince bu mukaddes beldeye destek olmak bir vazifemizdir.Şam’ı sadece bir coğrafi yer olarak değil; dayanışmanın, sabrın ve umudun bir simgesi olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü Şam, tarih boyunca hep bu müdahil rolü üstlenmiş ve ümmetin kalbinde taht kurmuştur. Ve bize Kudüs’ü müjdelemiştir!Bilad-ı Şam her zaman önemli olmuştur. İslam Medeniyetine önemli katkılarla bezeli derin bir geçmişe ve güzelliğe sahiptir. Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan, peygamberlerin izlerini taşıyan bu mübarek topraklar hem manevi derinliği hem de stratejik önemi ile her daim dikkatleri üzerine çekmiştir.Ne var ki Osmanlının yıkılmasıyla İslam coğrafyasını didiklemeye gelen akbabalar, yüz yıldan fazladır zulüm ateşleri saçmış, Şam beldeleri de bundan etkilenmiştir.Efendimiz (sav), “Şam’da kalın; çünkü oralar Allah’ın yeryüzündeki seçilmiş topraklarındandır. Allah oraya rahmetini indirir.” buyurmuş; Şam’ın, sadece coğrafi bir bölge olmadığı, aynı zamanda manevi bir sığınak ve ümmetin umudu olduğunu vurgulamıştır. Tarih boyunca pek çok kez savaşlara, zorluklara ve istilalara sahne olan Şam, her defasında bu manevi derinliği sayesinde yeniden ayağa kalkmış, bir diriliş merkezi olmuştur. Uzun zamandır birçok zorluğun ve acının merkezinde yer alan Şam, hamdolsun kurtulmuş ve eski ihtişamına kavuşmasının yolu açılmıştır. Önemli bir müjde de şudur ki Kudüs’ün kurtuluşu Şam’ın kurtuluşundan geçmektedir. Şam, hadislerde belirtildiği gibi, bugün de inşallah ümmetin toplandığı ve dirilişin başladığı yer olacaktır. Bu bağlantı, “Kudüs’e giden yol Şam’dan geçer” gerçeğini bize bir kez daha hatırlatıp ümidimize kuvvet vermektedir.Şam’ı anlamak ve ona yardımcı olmak, sadece bugün yaşanan insani krizlere bir çözüm bulmak değil; aynı zamanda manevi bağları güçlendirmek, bu mübarek beldenin tarihine ve geleceğine çıktığı yolculuğa şahitlik etmektir. Zor zamanlarda bile Allah’ın rahmetinin tecellisi vardır ve Şam, bu rahmetin en güzel nişanlarından biridir. Bu sebeple, dualarımızda Şam’ı unutmamak ve elimizden geldiğince bu mukaddes beldeye destek olmak bir vazifemizdir.Şam’ı sadece bir coğrafi yer olarak değil; dayanışmanın, sabrın ve umudun bir simgesi olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü Şam, tarih boyunca hep bu müdahil rolü üstlenmiş ve ümmetin kalbinde taht kurmuştur. Ve bize Kudüs’ü müjdelemiştir!

Metin UÇAR 01 Ocak
Konu resmiMüjdeler olsun Şam’a
Poster

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiHutbe-i Şamiye
Okuma Metinleri

سنه  ١٩١١١. ير شام امويه  جامعي. بديع الزمان سعيد نورسي حضرتلري غلبه لك بر طوپليلغه  خطابًا و اسلام دنياسنڭ مسئله لريني اله  آلديغي أونملي بر خطبه  ايراد ايدر. بو خطبه ، سعيد نورسينڭ فكر دنياسنده  أونملي بر يره  صاحبدر و اسلام عالمنڭ مادي و معنوي قالقينمه سني هدفله ين أوڭريلر صونار. ١. خطبه نڭ تماسي:خطبۀ شاميه ، اسلام دنياسنڭ ايچنده  بولونديغي كري قالمشلق و ضعيفلق طورومني آناليز ايدر. بديع الزمان، بو طورومڭ سببلريني و چوزوم يوللرينى اله  آلير. آنا تما، مسلمانلرڭ كندي دگرلرينه  صاريلارق يڭيدن يوكسليشه  كچه بيله جگي فكريدر.٢. اسلام دنياسنڭ پروبلملري:سعيد نورسي، اسلام عالمني ضعيفلاتان آلتي تمل خسته لقدن بحث ايدر:- اميدسزلك- طوغريلغڭ اكسيكلگي- دشمانلق- جهالت- فقيرلك- چاليشمه  عزمنڭ ضعيفلغي٣. چوزوم أوڭريلري:  بو خسته لقلرڭ چوزومي ايچون آلتي پرنسيپ صونار:- اميدوار اولمق و اللّٰهه  كوگنمك- طوغريلق و درستلك - قرداشلك باغلريني كوچلنديرمك- بيليم و تكنولوژي يي أوگرنمك- فقيرلگي كيدرمك ايچون اقونوميك طايانيشمه - چاليشمه  اخلاقنى كليشديرمك٤. مودرنيزم و اسلام:  بديع الزمان، باتي مدنيتنڭ تكنولوژيك و بيليمسل أوستونلگني قبول ايدر؛ آنجق باتينڭ اخلاقي چوكوشندن اسلام دنياسنڭ صاقينمسي كركديگني اورغولر. مسلمانلرڭ بيليمله  دين آراسنده  بر دنكه  قورارق ايلرله يه بيله جگني افاده  ايدر.٥. قرآن و اسلامڭ أورنسللگي:  سعيد نورسي، اسلامڭ أورنسل پرنسيپلرينڭ و قرآنڭ رهبرلگنڭ هر چاغده  كچرلي اولديغني سويلر. اسلامڭ طوغري آڭلاشيلوب ياشانمسي حالنده  بتون انسانلق ايچون هم دنيوي هم اخروي سعادتڭ ممكن اولديغني بليرتير.٦. اموي جامعي و خطابه نڭ أونمي:  اموي جامعنده  ياپيلان بو قونوشمه ، اسلام دنياسنده  بر اويانيش چاغريسي اولارق دگرلنديريلير. بديع الزمان، أوزللكله  كنجلره  خطاب ايدرك اونلرڭ بو رفورم سورجنده  أوڭجي رول اويناياجغني افاده  ايدر.صوڭوچ اولارق خطبۀ شاميه ، مسلمانلرڭ كندي دگرلرينه  دونه رك ايلرله يه بيله جگني و بونڭ ايچون اينانج، بيليم، قرداشلك و چاليشمه  پرنسيپلريني حياته  كچيرمسي كركديگني اورغولايان قاپساملي بر مانيفستودر. بديع الزمانڭ بو خطبه سي، اسلام دنياسنه  يوڭليك بر رفورم و ديريليش چاغريسي اولارق كورولمكده در.Sene 19111. Yer Şam Emeviye Camii. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri kalabalık bir topluluğa hitaben ve İslam dünyasının meselelerini ele aldığı önemli bir hutbe irad eder. Bu hutbe, Said Nursî’nin fikir dünyasında önemli bir yere sahiptir ve İslam âleminin maddi ve manevi kalkınmasını hedefleyen öneriler sunar. 1. Hutbenin Teması: Hutbe-i Şamiye, İslam dünyasının içinde bulunduğu geri kalmışlık ve zayıflık durumunu analiz eder. Bediüzzaman, bu durumun sebeplerini ve çözüm yollarını ele alır. Ana tema, Müslümanların kendi değerlerine sarılarak yeniden yükselişe geçebileceği fikridir.2. İslam Dünyasının Problemleri: Said Nursî, İslam âlemini zayıflatan altı temel hastalıktan bahseder:- Ümitsizlik- Doğruluğun eksikliği- Düşmanlık- Cehalet- Fakirlik- Çalışma azminin zayıflığı3. Çözüm Önerileri: Bu hastalıkların çözümü için altı prensip sunar:- Ümitvar olmak ve Allah’a güvenmek- Doğruluk ve dürüstlük - Kardeşlik bağlarını güçlendirmek- Bilim ve teknolojiyi öğrenmek- Fakirliği gidermek için ekonomik dayanışma- Çalışma ahlakını geliştirmek4. Modernizm ve İslam: Bediüzzaman, Batı medeniyetinin teknolojik ve bilimsel üstünlüğünü kabul eder; ancak Batı’nın ahlaki çöküşünden İslam dünyasının sakınması gerektiğini vurgular. Müslümanların bilimle din arasında bir denge kurarak ilerleyebileceğini ifade eder.5. Kur’an ve İslam’ın Evrenselliği: Said Nursî, İslam’ın evrensel prensiplerinin ve Kur’an’ın rehberliğinin her çağda geçerli olduğunu söyler. İslam’ın doğru anlaşılıp yaşanması halinde bütün insanlık için hem dünyevi hem uhrevi saadetin mümkün olduğunu belirtir.6. Emevi Camii ve Hitabenin Önemi: Emevi Camii’nde yapılan bu konuşma, İslam dünyasında bir uyanış çağrısı olarak değerlendirilir. Bediüzzaman, özellikle gençlere hitap ederek onların bu reform sürecinde öncü rol oynayacağını ifade eder.Sonuç olarak Hutbe-i Şamiye, Müslümanların kendi değerlerine dönerek ilerleyebileceğini ve bunun için inanç, bilim, kardeşlik ve çalışma prensiplerini hayata geçirmesi gerektiğini vurgulayan kapsamlı bir manifestodur. Bediüzzaman’ın bu hutbesi, İslam dünyasına yönelik bir reform ve diriliş çağrısı olarak görülmektedir.

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiİstikbâl, Yalnız ve Yalnız İslâmiyet’in Olacak*
Okuma Metinleri

Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı ictimâiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebiler, Avrupalılar terakkide istikbâle uçmalarıyla beraber, bizi maddî cihette kurûn-u vustâda durduran ve tevkif eden altı tane hastalıktır. O hastalıklar da bunlardır:Birincisi: Ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi. İkincisi: Sıdkın hayat-ı ictimâiye-i siyasiyede ölmesi. Üçüncüsü: Adavete muhabbet. Dördüncüsü: Ehl-i imanı birbirine bağlayan nurani râbıtaları bilmemek. Beşincisi: Çeşit çeşit sâri hastalıklar gibi intişar eden istibdâd. Altıncısı: Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek.Bu altı dehşetli hastalığın ilacını da bir tıb fakültesi hükmünde, hayat-ı ictimâiyemizde, eczâ­hâne-i Kur’âniyeden ders aldığım “altı kelime” ile beyan ediyorum. Muâlecenin (tedavinin) esasları onları biliyorum.Yani rahmet-i İlâhiyeye kuvvetli ümid beslemek. Evet, ben kendi hesabıma aldığım dersime binaen, ey İslâm cemaati! Müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslam’ın saadet-i dünyeviyesi, bahusus Osmanlıların saadeti ve bilhassa İslâm’ın terakkisi onların intibahıyla olan Arab’ın saadetinin fecr-i sâdıkının emareleri inkişafa başlıyor. Ve saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmış. Ye’sin burnunun rağmına olarak, ben dünyaya işittirecek derecede kanaat-i kat‘iyemle derim:İstikbâl, yalnız ve yalnız İslâ­mi­yet’in olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imâniye olacak. Öyle ise şimdiki kader-i İlâhî ve kısmetimize razı olmalıyız ki, bize parlak bir istikbâl, ecnebilere müşevveş bir mazi düşmüş.*(Hutbe-i Şamiyden)

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiÖksüz Diyar-ı İslam: Şam-ı Şerif
Okuma Metinleri

(1) Şam-ı şerife muzafferen dahil olan General Allenby ile müttefikleri dünyanın en eski şehirlerinden ve İslam’ın en büyük merakiz-i medeniyetinden birine daha girmiş oldular. Müverrih Josifus, Şam’ın tarihini zaman-ı Tufan’a kadar isal ederek mü’ekkeden beyan ediyor ki (Uz bin Aram bin Sam bin Nuh Şam-ı şerifin ilk banisidir.) Kudüs şehri Şam’a nisbetle yenidir. Şu binlerce senelerin kasırgaları arasında Şam-ı şerifin hayatını muhafaza etmesi, ehemmiyetini zayi’ etmemesi, ne kadar hayret amiz bir tecelli-i tali’dir. Mu’azzam saltanatlarla cihan-şümul dinler dünyayı maddeten ve ma’nen teshir ettikten sonra fena-yab oldu; kendisi bu saltanatların en cihangirlerinden birinin makarr-ı ihtişamı oldu; la-yemut eserler bırakan medeniyetler şevahik-i i’tilaya yükseldi, haziz-i inhitata yuvarlandı; isimleri bile hafa-yı nisyana gömülen sayısız hanedanlar serir-i hakimiyetlerinden esfel-i safiline sukut etti, nabud oldu; büyük ırklar sahne-i hayattan makber-i fenaya intikal etti… Fakat Şam, bütün bu inkilabata şahid olan, bütün bu inkılabatı geçiren Şam daima ve daima, şarkın çeşm-i füsun-sazı olarak kaldı. Evet, bu belde-i tarihiyye defa‘at ile garetlere, muhasaralara ma‘ruz oldu; bir çok fatihlerin pay-ı istilası altında inledi; ecnebilerin mesaib-i istibdadına tahammül etti… Fakat bütün bu felaketler geçti… Ve Şam-ı şerif er geç hayat-ı revnakdarına erişti.En eski zamanlardan beri Şam feyyaz bir ticaretgâhtır. Servet-i tabi‘iyyesi, güzelliği ve her şeyden fazla vaz‘iyyeti onun terakkisini ve tul-i (2) ömrünü te’min eylemişti. Tarihin tahattur edemediği edvar-ı mechuleden biri Mısır’dan, Arabistan’dan, Irak’tan, Cenubi İran’dan ve aksa-yı şarktan gelen kervanlar Şam’ın kapılarından geçerek Anadolu’ya, Bahr-i Sefid sahillerine ve bütün Avrupa’ya emti’a-i şarkiyeyi isal ederdi. Kurun-ı vustada, İslam’ın evan-ı ikbalinde, Şam’ın ipekleri, Şam’ın müzeyyenatı, Şam’ın gülleri, Şam’ın ilaçları sanatkarlarının maharetine, bahçelerinin nefasetine, tacirlerinin faaliyetime şehadet ediyordu. Arab şairleri Şam’ın mehasinini ta‘dad etmekte birbiriyle müsabaka ederler. Onlarca Şam sine-i melahatte parlayan bir dürr-i giran-bahadır; Şam, dünyanın ruhsar-ı bedayi’inde buk’a-i mehasindir, Şam, tavus-ı cennetin rengarenk kanatlarıdır; Şam cennet-meşamdır.Şam, Osmanlı devletinin beşinci şehri idi. Dersaadet, Bursa, Edirne ve Kahire’den sonra Şam gelirdi. Hakikaten Şam bu medayihin kaffesine, mevkiin gurur-ı muhıkkına layıktır. Bu güzel şehri badem, incir, şeftali, kayısı, kiraz, ceviz, dut, limon, nar ağaçlarından müteşekkil korular kuşatmıştır. Bu ağaçların meyveleriyle Şam’ın üzümleri, ayvaları, erikleri, fıstıkları, yasemenleri, gülleri şarkın her tarafında meşhurdur. Berrak suların arasından mermer kubbeleriyle minareleri şark semasının göz kamaştırıcı ziyalarıyla yıkanarak Suriye’nin mavi afakıyla gölgelenerek altın sarısı kumlara ve Havran Dağı’nın mur-ı şahikalarına karşı –adaret-i muhitanın ortasında– zümrüdler içinde bir inci gibi görünür.* * *Fera’ine Filistin’in hakimleri iken Şam da onların idad-ı emlakine dahil idi. Şam’ın ismi Karnak mabedinin sütunları üzerinde mahkuktür. Şam Hazret-i Davud’un sahne-i muharebatı olmuş, İkinci Salmanasar’ın hücumuna, Asurilerin istilasına maruz kalmış, Keldaniler ve Acemlerin hakimiyeti altında yaşamıştı. Mevkiinin ehemmiyeti Dara’nın mazhar-ı takdiri olmasına binaen İskender’le karşılaşmadan evvel hazinesinin bir kısmını burada saklamış idi. Strabon’un beyanına göre Şam Acemlerin zamanında fevkalade bir ehemmiyet ihraz eylemiş, daha sonraları Antakya’nın evan-ı iştiharında sönmeye başlamıştı. Pompeyi bilad-ı mütecavirenin süferasını Şam’da kabul eylemiş ve müteakiben Şam kable’l-milad 63 senesinde Roma vilayetlerinin idadına girmişti. Antuvan, Kleopatra’ya takdim ettiği hedaya arasında Şam’ı da vermişti. Bilahare Agustus Şam’ı Büyük Herod’a teslim eylemişti.* * *İslam’ın zuhuru ve mücahidin-i İslamiyye’nin Şam’a doğru ilerlemesi üzerine Diyoklisin şehri müdafaa için tophaneler tesis etmişti. Herakliyus ile Acemlerin arasında vuku bulan uzun (3) muharebatta Şam ve bütün Suriye hayli müşkilat ve mesaibe düçar oldu; nihayet müslümanların en muazzam fütuhatı miyanına girdi. 12 sene-i hicriyyesinde 625 sene-i miladiyesinde Hazret-i Halid bin el-Velid ile Hazret-i Ebu Ubeyde Faruk-ı A’zam’ın ahd-i hilafetinde Şam-ı şerifi feth eylemişlerdi. Şam Emevilerin ahd-ı hilafetinde, Çin hududundan bahr-i Muhit-i Atlasi sahillerine kadar imtidad eden saltanatın pay-ı taht-ı muhteşemi idi. Hulefa-yı Emeviyye’nin orduları Fransa’nın kalbgahına vasıl olmuş, Konstantiniyye’yi muhasara etmiş, Hıristiyanlık alemini en müdhiş korkulara giriftar eylemişti. Hatta diyebiliriz ki Emevilerin, Avrupa’ya karşı satvet ve mehabeti Abbasilerin satvetinden daha hâkim idi. Üçüncü halife-i Abbasi el-Mansur 146 sene-i hicriyyesinde Dicle kenarında pay-ı tahtını te’sis ve teşyid edince Şam-ı şerif bir vilayetin merkez-i idaresi olmuştu. Hulefa-yı Emeviyye, Dicle ve Vadilkebir kenarlarında tesis-i medeniyet eden halefleri derecesinde evliya-yı ilm ü irfan olamamışlardı.Fakat onlar Arab tarz-ı mimarisinin, tarz-ı tezyininin en asil eserlerini bırakmışlardır. Bu eserlerin en muhteşemi, en ulvisi Şam Cami-i Kebiri’dir. Bu mescid-i muazzamın sahası hem putperestlerin, hem Hristiyanların, hem Müslümanların ibadetgahı olmuştur. Muharririn-i Arab bu cami’-i şerifi muhayyilelerde ne bedi‘ tavsifat ile canlandırırlar! Altın ve gümüş zencirlerle asılı altı yüz kandil cami’in nazar-rüba nakışlarıyla yazılarını tenvir ederdi. Ramazan gecelerinde bu kandillerin adedi on iki bine baliğ olurdu. Mescidin fıskiyeleri pek meşhurdur. Hatta rivayet olunur ki birisinin suları o kadar şiddetle fışkırmış ki bir değirmeni idareye kâfi imiş.Hazret-i Osman ile Hazret-i Ali’nin hatt-ı destleriyle yazılan iki kelam-ı kadim Cami-i Emevi’nin en kıymetdar nefaisinden idi. Bu eser-i muhteşemden maada Şam-ı şerif’de birçok emakin-i mukaddese vardır. Risalet-penah efendimizin ezvac-ı tahiratından ikisinin, müezzin-i peygamberi Hazret-i Bilal’in, Seyfülislam Hazret-i Halid bin el-Velid’in merakid-i mübarekesi Hazret-i Âdem ile Hazret-i Havva’nın kabr-i meşhuru, Hazret-i İbrahim’in mahall-i viladeti oradadır. Müluk-ı Atabekiyye’nin en büyüğü Nureddin ibni eş-Şehid’in istirahatgah-ı ebedisi Şam’dadır. Nureddin merhameti, adaleti, mesa’i-i i’mariyyesi ile te’yid-i nam etmiş e’azım-ı İslamiyyedendir. Nureddin’in hayrü’l-halefi Salahaddin-i Eyyubi o meşhur kılıcıyla beraber, Cami’-i Emeviyye’nin haziresinde istirahat-i ebediyyeden nasib-i mev‘udunu istifa etmektedir. Felsefe-i Arabiyye-i Aristotaliyye’nin eb-i mu’azzamı, Muallim-i Sani Farabi orada medfundur.Şeyh-i ekber Muhyiddin bin Arabi’nin kabri kemal-i hürmetle ziyaret olunmaktadır. Sultan Nureddin bin eş-Şehid ikinci muharebe-i Salibiyyede mücahid-i İslam idi. İmparator Konrad ile Yedinci Luis’in ordularını Şam’dan geri (4) çekilirken, perişan etmiş ve müte’akiben muzafferen Şam’a dahil olmuştu. Salahaddin-i Eyyubi Nureddin’in kumandanı olarak Mısır’ı fethetmiş ve sultanın vefatından iki sene sonra kendisini sultan i’lan eylemişti. Salahaddin en münasib fırsattan istifade ederek Tiberyas’a yakın bir yerde vuku’ bulan muharebede salibileri imha ve Kudüs-i şerifi aguş-ı İslam’a iade etti.O vakitten itibaren ta geçen Kanunievvel’de İngilizlerle müttefiklerinin silahlarıyla harab oluncaya kadar, Kudüs Müslümanlarda kaldı. İngilizler Kral Richard’ın kumandası altında Salahaddin-i Eyyubi’nin düşmanları idi. Fakat Arslan Yürekli Richard’ın bütün teşebbüsatı Salahaddin’in huzur-ı şehametinde heba olmuştu. Salahaddin’in mertliği, hasail-i güzidesi Hristiyanları o derece teshir etmişti ki en büyük düşmanı olan Richard hemşiresini sultanın biraderine tezvic etmeyi arzu etmişti.Hülagu Han, Bağdad’ı harab ü türab edip, emirü’l-müminin Musta‘sım’ı öldürdükten iki sene sonra Şam’a da girmiş idi. Hülagu’nun an-ı istilasına kadar Şam selatin-i Mısriye’nin idaresinde idi. Memlukler Mongolların tufan-ı istilasıyla bir buçuk asır kadar uğraşmışlar ve onu imha etmeden bir sene mukaddem Yıldırım Bayezid Han Timurlenk’in esaretine düşmüş ve Timur Şam şehrine de bir takım şerait tahtında dahil olmuştu. Timur, şehrin emakin-i mukaddesesini kemal-i huşu ile ziyaret etmiş, ulemasıyla görüşmüştü.Fakat askerleri istediklerini yapmış, şehri yağma etmişler, ahaliyi asıp, kesmişlerdi. Hatta şehri yakmışlar ve Emeviyye Cami’i ateşlerden pek mutazarrır olmuştu. 1516 senesinin Teşrinievvel’inde Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethe gidiyorken kışı Şam’da geçirmişti. Şair sultan orada sükûn ve istirahat içinde dört ay ikamet etmişti. O devirden itibaren Şam Osmanlı devletine iltihak etti. Ve o zamandan beri mevcudiyet-i Osmaniyye’den ancak Mehmed Alizade İbrahim Paşa’nın harekât-ı aaskeriyesi esnasında sekiz sene kadar ayrılmıştı. Bu sekiz senelik müddet istisna edilirse Şam-ı şerif, bir Osmanlı şehri olarak, hayat-ı milliyemizin mefahir-i muazzezi arasında dört asır yaşamıştır.* * *(4) Bütün bu hatırat-ı tarihiyyeyi dimağımızda haşr ü neşreden münasebat-ı feci’a Şam-ı şerifin sukut-ı müdhişidir. Zavallı vatan-ı Osmani bu muharebe-i mühlikede bir milyon şehidin kanını heder etmekle, binlerce mahrumiyete, binlerce musibete katlanmakla ve bu felaketli günleri görmekle kalmadı. Hem İslam’ın abidat-ı muhalledesini, hem Osmanlılığın haysiyet-i tarihiyyesini kurban etti. Bu müdhiş hailenin enkaz-ı tarumarından müteşekkil bakıyye-i mevcudiyetimizi mezar-ı inkıraza sürüklenmekten kurtarmaya çabalarken o diyar-ı masumun matem-i hicranını ruhumuzda daima ibka edelim… Belki bizden daha hayırlı bir nesil gelir de, giden yerlerin yetim oğullarıyla el ele vererek ve beraber çalışarak bir milyon şehidimizin ruh-ı giryanını şad eyler.

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiCümle-i Tevhidiye: “Ve ileyhi’l Masîr”
Beyt-i Berceste

اي انسان! فنايه ، عدمه ، هيچلگه ، ظلماته ، نسيانه ، چورومه يه ، طاغيلمه يه ، كثرتده بوغولمه يه كيتديگڭزي توهّم ايدوب، دوشونمه يڭز. سزلر فنايه دگل، بقايه كيدييورسڭز. عدمه دگل، وجود دائمي يه سوق اولونويورسڭز. ظلماته دگل، عالم نوره كيرييورسڭز. صاحب و مالك حقيقينڭ طرفنه كيدييورسڭز. و سلطان ازلينڭ پايتحتنه دونويورسڭز. كثرتده بوغولمه يه دگل، وحدت دائره سنده تنفّس ايده جكسڭز. فراقه دگل، وصاله متوجّهسڭز.Ey insan! Fenaya, ademe, hiçliğe, zulümâta, nisyana, çürümeye, dağılmaya, kesrette boğulmaya gittiğinizi tevehhüm edip, düşünmeyiniz. Sizler fenaya değil, bekaya gidiyorsunuz. Ademe değil, vücûd-u daimîye sevk olunuyorsunuz. Zulümâta değil, âlem-i nûra giriyorsunuz. Sâhib ve Mâlik-i Hakiki’nin tarafına gidiyorsunuz. Ve Sultân-ı Ezelî’nin payitahtına dönüyorsunuz. Kesrette boğulmaya değil, vahdet dâiresinde teneffüs edeceksiniz. Firaka değil, visale müteveccihsiniz.(Osmanlıca Beş Risale, s. 21)1. Beyitاشیدرم سوزینی كوره مزم یوزینیانی بركز كورمكه جانم ویره سم كلورİşidürem sözini göremezem yüziniAnı bir kez görmege cânum viresüm gelürYunus Emre (6a)*Esbâb dağdağasından ve vesâitin karanlık perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahîmimizle, makarr-ı saltanat-ı ebedîsinde perdesiz kavuşmak…. Doğrudan doğruya kendi Hâlikımız ve Ma‘bûdumuz ve Rabbimiz ve Seyyidimiz ve Mâlikimiz kim olduğunu bilmek ve bulmak… Az bir şey mi?2. Beyitمریِض درد عشقم ترك عالمدر مرادم كمبو ناخوش ملكده اكلندكمجه زحمتم آرترMarîz-i derd-i ‘ışkam terk-i ‘âlemdür murâdum kimBu nâhoş mülkde eglendügümce zahmetüm artarFuzuli (2)*Aşk derdi… Garib bir hastalık! Şifa olarak âlemi terk etmeyi -mahbuba kavuşmayı- arzu ettirir, dünya mülkünde zaman geçirmeyi zahmet yükü sayar. İşte: Vücûd-u dâimîye sevk olunmak arzusu…3. Beyitوهبیا روزۀ هجرانه تحمل مشكلعاقبت اولمسه كر واسطۀ عید وصالVehbiyâ rûze-i hicrâna tahammül müşkil‘Âkıbet olmasa ger vâsıta-i ‘îd-i visâlVehbi (5)*Ey Vehbi! Dersin ki, eğer sonunda kavuşma bayramına vasıta olmasa şu ayrılık orucuna tahammül etmek zordur. Elbette biz de vaktin bu yakasından deriz ki firâka değil, visâle müteveccihiz.4. Beyitهر كشی سرمنزله ایررسلو كینه كورهعاشقه حقدر غرض جنت عبادآت اهلنهHer kişi sermenzile irer sülûkine göre‘Âşıka Hak’dur garaz Cennet ‘ibâdât ehline İsmail Hakkı Bursevi (3)*Hakkı der ki… Her kişi uzanacağı menzile tuttuğu yol ile erer: Âşık’ın garazı Hak, âbidinki ise Cennet’tir. Niçin Hak? Unutmamalı! Bütün iştiyâklar ve muhabbetler ve incizâblar ve câzibeler onun bir lem‘a-i muhabbetidir.5. Beyitعین فانیدن بقا سمتنه دوندير عینمیچون جناب قدسكه راجع دورر جمله تراث‘Ayn-ı fânîden bekâ semtine dönder ‘aynımıÇün cenâb-ı kudsüne râci'durur cümle türâsŞemseddin Sivasi (4)*Şemsi’nin gözünü fani dünyadan bekâ semtine çevirse Hak, şaşılır mı? Zira cümle geride kalanlar mukaddes zatına yönelir. Bahtiyarlık: Dâr-ı fânîden gidip, dâr-ı bâkîde huzûr-u kibriyâya müşerref olmak...6. Beyitنه كورسه م، أوته سنده حسرت چكدیگم دیار؛ قاووشمق ناصل اولماز، مادامكه آیریلق وار؟Ne görsem, ötesinde hasret çektiğim diyâr;Kavuşmak nasıl olmaz, mâdemki ayrılık var? Necip Fazıl (7)*Var ki ne var: Bekâ var, sermedi diyar var, Cennet-i A’lâ var, Cemalullah var.7. Beyitجنت جنت دیدكلری بر او ایله برقاچ حوریاستینه ویر سن انی بكا سنی كرك سنیCennet Cennet dedikleri bir ev ile birkaç hûrîİsteyene ver sen anı bana seni gerek seniYunus Emre (6b)*Cennet hayatının dahi, bin senesi bir saat rü’yet-i cemâline mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâl’in daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gitmek… Büyük müjde!KAYNAKÇA:1. Bediüzzamân, Saîd Nursî, (2007), Osmanlıca Beş Risale, İstanbul: Altınbaşak Neşriyât2. Divan-ı Fuzuli, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Mikrofilm, No: 01996 (v. 37A)3. Divan-ı Hakkı, Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi, Haşim Paşa, No: 00077 (v. 50A)4. Divan-ı Şemsi, Milli Kütüphane, Yazmalar, No: FB173 (v. 3B)5. Divan-ı Vehbi, Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi, İhsan Mahvi, No: 00108 (s. 46)6. Divan-ı Yunus Emre, Milli Kütüphane, Yazmalar, No: 5360/2 (v. 41A-v. 206A)7. Kısakürek, Necip Fazıl, (2019), Çile, İstanbul: Büyük Doğu Yayınları (s. 241)8. https://kulliyat.risale.online/9. https://portal.yek.gov.tr/

İbrahim SARITAŞ 01 Ocak
Konu resmiKelimelerin Kökenlerine Yolculuk
Kelimelerin Kökenkerine Yolculuk

قيمتلي دوستلر، ميلادي ٢٠٢٥ سنه سنڭ ايلك آيي اولان اوجاقده يز. ربّمز بركتلي و خيرلي بر سنه ياشامه يي هپمزه و بتون مسلمانلره نصيب ايتسين. أوزللكله غزّه لي قرداشلريمزه نصرتلر، ظفرلر، حريتلر احسان بويورسون. بو سنه اوجاق آيي اعتباريله حيات طولي اولان أوچ آيلر باشلايور. شو مبارك كونلرده “حي، حيات، حياتي، حياتيت، احيا، محيي، ترخانه ” كلمه لرينڭ كوكلرينه بر يولجيلق ياپاجغز. ربّمز بو أوچ آيلري احيا ايتمه يي هپمزه نصيب ايله سين دعاسيله ايلك كلمه مز اولان “يا حيّ” دييه رك يولجيلغمزه باشلايورز.Kıymetli dostlar, miladi 2025 senesinin ilk ayı olan ocaktayız. Rabbimiz bereketli ve hayırlı bir sene yaşamayı hepimize ve bütün Müslümanlara nasip etsin. Özellikle Gazzeli kardeşlerimize nusretler, zaferler, hürriyetler ihsan buyursun. Bu sene ocak ayı itibariyle hayat dolu olan üç aylar başlıyor. Şu mübarek günlerde “Hay, Hayat, Hayati, Hayatiyet, İhya, Muhyi, Tarhana” kelimelerinin köklerine bir yolculuk yapacağız. Rabbimiz bu üç ayları ihya etmeyi hepimize nasip eylesin duasıyla ilk kelimemiz olan “yâ hayy” diyerek yolculuğumuza başlıyoruz.HAYY: Rabbimizin güzel isimlerinden biridir. Ve kainattaki bu bütün hayatların kaynağı O’dur. Sözlükte “yaşamak, diri ve canlı olmak” anlamına gelen “hayât (hayevân)” kökünden sıfat olup “diri olan, yaşayan”dır. “Hayatı kendinden olan, hakkında ölüm geçerli olmayan Allah” demektir.HAYAT: Kuran kökenli bir kelimedir. Bu tatlı ve canlı kelime dilimizi süsleyen, ziynetlendiren nadide kelimelerden biridir. Hayat deyince aslında “Hayy olan Allahın sanat eseri olan bir mucizeden” bahsediyoruz. “şu kâinâtın en ehemmiyetli gayesi, en büyük neticesi, en parlak nûru, en latîf mayası, gayet süzülmüş bir hulâsası, hem en mükemmel meyvesi” hayattır. Kelimenin halk arasındaki manası ise “canlı olma, diri olma hali” diye ifade ediliyor. Deyimlerimizde ise “Hayat Arkadaşı, Hayat Dolu, Hayat Yolu, Hayat Hikâyesi, Hayat Memat Mes elesi, Hayata Atılmak, Hayat Tarzı, Hayat Bulmak, Hayattan Kopmak, Hayatı Toz Pembe Görmek” gibi yüze yakın hayat ile ilgili deyimlerimiz var. Eğer bu kelime tamlamalarda kullanılırsa “Yazarlık hayâtı.” “Askerlik hayâtı.” “Köy hayatı.” “Fikir hayâtı.” “Sanat hayâtı.” “Siyasî hayat.” “Ticarî hayat.” “İş hayâtı.” gibi çok zengin bir kullanımı var.HAYATÎ: “Hayata ait olan” anlamındadır. Zıttı “memâti”dir. Ayrıca halk arasında çok önemli anlamında “Hayâta tesir edecek değerde, çok büyük önem taşıyan” manasında kullanılır.HAYATİYET: Bu kelime ise “hayat” kelimesine “lık-lik” anlamındaki “iyyet” eki getirilerek “Canlılık, yaşama ve devam etme gücü” manasında kullanılır.İHYA: Hayat kelimesinden köken alan çok önemli bir kelimede budur. Fiil anlamında olan bu kelime “Diriltme Yeniden canlılık kazandırma, canlandırma, ortaya çıkarma” manasına gelir. mimaride, tasavvufta, dini alanda kullanım yerleri vardır. Mesela “Şehri imâr ederken nesli ihyâ etmeyi ihmal ederseniz, ihmâl ettiğiniz nesil imâr ettiğiniz şehri tahrip eder.” Cümlesinde olduğu gibi. Yine "Din hayatın hayatı, hem nuru, hem esası. İhyâ-yı din ile olur şu milletin ihyâsı.” İhya kelimesinin kullanıldığı manidar yerledir. Ayrıca halk arasında “Canına can katarcasına memnun etmek, lutfa garketmek” manasında da kullanılır.MUHYİ: Rabbimizin güzel isimlerinden bir tanesidir. “yaşatan, dirilten, can veren” demektir. Bu isim “hayatı veren odur. Ve hayatı rızık ile devam ettiren odur. Ve hayta lazım gelen şeyleri hazır eden, yine odur. Ve hayatın yüce gayeleri, ona âittir. Ve mühim neticeleri, ona bakar. Yüzde doksan dokuz meyvesi, onundur.” manalarını taşır. Müslümanların çocuklarına isim olarak verdiği “Muhyiddin” kelimesi ise dini, islamı hayatlandıran, yeniden islami iklimi tesis eden anlamındadır.TARHANA: Kış günlerinin sıcacık lezzeti olan bir kelime. Türkçe’nin en eski tarihli sözlük çalışması olan 11.yüzyılda yazılmış Divan-ı Lûgat-ül Türk‘te tarhana için, yazdan kış için saklanan yoğurt anlamında “Tar” kelimesi kullanılmaktadır. Kelime daha sonra Türkçe ’den Balkan dillerine ve Macarca’ ya da geçmiştir. Tarhana’ nın ortaya çıkışı ile ilgili bazı rivayetler mevcut olup en yaygın olanı tarhananın ‘dar hane’ ifadesinden türediğini söyleyen anlatımdır. Rivayete göre; “Bir gün Sultan, seferde bir köylünün evine misafir edilir ve evin hanımı sunacak fazla bir şeyi olmadığı için alelacele bir çorba ikram eder. Çorbayı sunduktan sonra da Sultan’a karşı sıkılarak, “Sultanım dar hane çorbasıdır, afiyet ola!” der. İşte dar hane olarak adlandırılan çorbaya da, zamanla tarhana denmeye başlanmıştır.”

Mirza Ayhan İNAK 01 Ocak
Konu resmiErtuğrul Fırkateynindeki Subaylar
Biliyor muydunuz?

ژاپون ايمپراطورينڭ يگني ١٨٨٧ سنه سنده  بر صواش كميسيله  استانبولي زيارت ايتمشدر. بونڭ أوزرينه  سلطان ٢نجي عبدالحميد، ژاپونيه يه  بر اعادۀ زيارت ياپيلمه سني ايسته دي. بونڭ ايچون سلطان عبدالعزيز زماننده  استانبولده  انشا ايديلمش ارطغرل فرقتيني سچيلدي. ژاپونيه يي زيارت ايده جك هيئتڭ قوماندانلغنى ميرلوا عثمان پاشا ياپاجقدي. طوپلامده  ٥٦ صوبايڭ بولونديغي ارطغرل فرقتيني ايله  ژاپونيه يه  كيده جكلرڭ صاييسي مرتّباتي داخل ٦٠٩ كيشيدي. او سنه  بحريه  مكتبندن مأذون اولان تگمنلرڭ هپسي كمي يه  آلينارق، تجربه لرينڭ آرتمسي هدفلنمشدي. ارطوغرول فرقتيني، ١٨٨٩ سنه سنڭ تمّوز آينده  يوله  چيقمشدر. يول بوينجه  برچوق ليمانه  اوغرايارق و بورالرده  ياشايان مسلمان اهاليله  كوروشديلر. كيتديگي هر يرده  تورنلرله  قارشيلانان عثمانلي هيئتي، اسلام خليفه سني تمثيل ايتمه سي جهتيله  أونملي بر كوروي ايفا ايدييوردي. نهايتنده  ١١ آي صوڭره ، ٧ حزيران ١٨٩٠ كوني عثمانلي هيئتي، يوقوهاما ليماننه اولاشدي. ژاپون ايمپراطورينڭ بيوك حرمتي و شهر خلقنڭ سوكي كوستريلريله  قارشيلانديلر. ايمپراطور ايله  ده  كوروشن هيئت، ياقلاشيق أوچ آي ژاپونيه ده  قالدي. ارطغرل فرقتيننده  بولونان ٥٠ كيشيلك باندو، كيمي زمانلر كوستريلر دوزنلييوردي. كري دونوش ايچون ١٥ ايلول ١٨٩٠ كوني يوله  چيقديلر. يوله  چيقمه لرينڭ ايرته سي كوني داها ژاپون سولرنده  ايكن كوشيموتو أوڭنده  شدّتلي فيرطينه  چيقدي. فيرطينه نڭ اتكيسيله  قيالره  چارپان ارطغرل فرقتيني باتدي. ساده جه  ٦٩ دڭزجي قورتولابيلدي. ميرلوا عثمان پاشانڭ ده  داخل اولديغي ٥٤٠ دڭزجيمز شهيد اولدي. صاغ قورتولانلر، ايكي ژاپون عسكري كميسيله  استانبوله  دونديلر. فاجعه نڭ ياشانديغي يره  داها صوڭره دن بر آڭيت و موزه  انشا ايديلمشدر. سلطان ٢نجي عبدالحميدڭ آرشيونده  بولونان بر فوطوغرافده ، فرقتينڭ قوموته  هيئتنڭ يوله  چيقمادن أوڭجه  چكديردكلري بر فوطوغراف بولونمقده در. بو فوطوغرافده ، هانكي دڭزجيلرڭ حياتده  قالديغي ده  اشارتلنمشدر.Japon imparatorunun yeğeni 1887 senesinde bir savaş gemisiyle İstanbul’u ziyaret etmiştir. Bunun üzerine Sultan 2. Abdülhamid, Japonya’ya bir iade-i ziyaret yapılmasını istedi. Bunun için Sultan Abdülaziz zamanında İstanbul’da inşa edilmiş Ertuğrul Firkateyni seçildi. Japonya’yı ziyaret edecek heyetin kumandanlığını Mirliva Osman Paşa yapacaktı. Toplamda 56 subayın bulunduğu Ertuğrul Firkateyni ile Japonya’ya gideceklerin sayısı mürettebatı dâhil 609 kişiydi. O sene bahriye mektebinden mezun olan teğmenlerin hepsi gemiye alınarak, tecrübelerinin artması hedeflenmişti. Ertuğrul Firkateyni, 1889 senesinin temmuz ayında yola çıkmıştır. Yol boyunca birçok limana uğrayarak ve buralarda yaşayan Müslüman ahaliyle görüştüler. Gittiği her yerde törenlerle karşılanan Osmanlı heyeti, İslam halifesini temsil etmesi cihetiyle önemli bir görevi ifa ediyordu. Nihayetinde 11 ay sonra, 7 Haziran 1890 günü Osmanlı heyeti, Yokohama Limanı’na ulaştı. Japon imparatorunun büyük hürmeti ve şehir halkının sevgi gösterileri ile karşılandılar. İmparator ile de görüşen heyet, yaklaşık üç ay Japonya’da kaldı. Ertuğrul Firkateyninde bulunan 50 kişilik bando, kimi zamanlar gösteriler düzenliyordu. Geri dönüş için 15 Eylül 1890 günü yola çıktılar. Yola çıkmalarının ertesi günü daha Japon sularında iken Kushimoto önünde şiddetli fırtına çıktı. Fırtınanın etkisiyle kayalara çarpan Ertuğrul Firkateyni battı. Sadece 69 denizci kurtulabildi. Mirliva Osman Paşa’nın da dâhil olduğu 540 denizcimiz şehit oldu. Sağ kurtulanlar, iki Japon askerî gemisiyle İstanbul’a döndüler. Facianın yaşandığı yere daha sonradan bir anıt ve müze inşa edilmiştir. Sultan 2. Abdülhamid’in arşivinde bulunan bir fotoğrafta, firkateynin komuta heyetinin yola çıkmadan önce çektirdikleri bir fotoğraf bulunmaktadır. Bu fotoğrafta, hangi denizcilerin hayatta kaldığı da işaretlenmiştir. Transkripsiyonu: (1)Ertuğrul Fırkateyn-i Hümâyûnu Zâbitânı(2)58 Fırkateyn Kâtibi Oflu Mustafa Efendi berhayât olup bu heyetle resmi alınmamış olduğu(3)26 Çarkçı Yüzbaşısı Saîd Efendi(4)Berhayât 27 Çarkçı Yüzbaşısı Ârif Efendi(5)28 Mülâzım Necîb Efendi(6)29 Mülâzım Âgâh Efendi(7)30 Mülâzım Rızâ Efendi(8)31 Mülâzım Âsaf Efendi(9)32 Mülâzım Mehmed İsmail Efendi(10)33 Mülâzım İzzet Efendi(11)34 Mülâzım Ali Efendi(12)35 Mülâzım Hâşim Efendi(13)36 Mülâzım Mehmed Tevfîk Efendi(14)37 Mülâzım Ahmed Eyyûb Efendi(15)38 Mülâzım Şemseddîn Efendi(16)39 Mülâzım Basrî Efendi(17)40 Mülâzım İbrahim Şevkî Efendi(18)41 Topçu Muâvini Mülâzım Safvet Efendi(19)8 Süvari-i Sânî Muâvini Binbaşı Ömer Kaptan(20)10 Seyr-i Sefâin Memûru Kolağası Hâfız Tahsîn Efendi(21)18 Kalyon Kâtibi Cemal Efendi(22)7 Süvari-i Sâlis Binbaşı Mehmed Efendi Kaptan(23)11 Torpido Memûru Kolağası Reşâd Efendi(24)19 Şehremâneti Aklâmı Hulefâsından Veyis Paşazâde Ali Ruhî Bey(25)5 Süvari Muâvini Kaymakam Cemîl Bey(26)12 Çarkçı-ı Sâlis Kolağası Ârif Efendi(27)20 Birinci Yüzbaşı Hamdî Efendi(28)4 Doktor Miralay Hüsnü Bey(29)13 Güverte Zâbiti Kolağası Tevfîk Kaptan(30)21 İkinci Yüzbaşı Hulusî Efendi(31)1 Kumandan Mirliva Osman Paşa(32)14 Çarkçı Kolağası Şevkî Efendi(33)22 Üçüncü Yüzbaşı Nuri Efendi(34)2 Süvari Kaymakam Ali Bey(35)Berhayât 15 İmam Sınıf-ı Sâlis Hâfız Ali Efendi(36)23 Dördüncü Yüzbaşı Lütfî Efendi(37)3 Serçarkçı Miralay İbrahim Bey(38)16 Doktor Muâvini Yasif Efendi(39)24 Beşinci Yüzbaşı Mehmed Efendi(40)6 Süvari-i Sânî Binbaşı Nuri Efendi Kaptan(41)17 Topçu Yüzbaşısı Celâl Efendi(42)25 Çarkçı Yüzbaşısı Mehmed Cemâl Efendi(43)9 Çarkçı-ı Sânî Binbaşı Hacı Ahmed Efendi(44)Berhayât olup bu heyetle resmi alınmamış olduğu 59 Kazancı Hüsnü Ağa(45)42 Mülâzım Hasan Tahsîn Efendi(46)43 Çarkçı Mülâzımı Sâdık Efendi(47)44 Çarkçı Mülâzımı Ali Rızâ Efendi(48)45 Çarkçı Mülâzımı Kadrî Efendi(49)46 Çarkçı Mülâzımı Kemâl Efendi(50)47 İnşâiye Mülâzımı Ali Efendi(51)48 Mülâzım-ı Sânî Ali Ârif Efendi(52)49 Mülâzım-ı Sânî Şem’î Efendi(53)52 Mülâzım-ı Sânî Sâlih Efendi(54)50 Mülâzım Ahmed Ziyâ Efendi(55)51 Mülâzım Mehmed Ziyâ Efendi(56)53 Mülâzım Ferdî Efendi(57)54 Cerrâh Şevket Efendi(58)Berhayât 55 Musıka Zâbiti İsmail Efendi(59)Berhayât 56 Mülâzım Haydar Efendi(60)Berhayât 57 Çarkçı Yüzbaşısı Mehmed Ali Efendi

Arif Emre GÜNDÜZ 01 Ocak
Konu resmiSuriye 106 Yıl Önce İşgal Edilmişti
Belge Okumaları

Eski adı Bilâdüşşam olan ve Lübnan, Ürdün, Filistin ülkelerinin de içinde bulunduğu coğrafyada yer alan Suriye, İslâm medeniyetinde büyük bir öneme sahiptir. Peygamber Efendimizin (sav) 12 yaşında iken amcası Ebû Tâlib ile yaptığı ticaret, Efendimizin (sav) son seferi olan Tebük Gazvesi, Bizans’a karşı kazanılan Ecnâdeyn Savaşı, Yermük Zaferi hep Suriye topraklarında vuku bulmuştur. Hz. Ömer döneminde İslâm topraklarına dâhil edilen Suriye, kısa bir süre Haçlı işgaline uğrasa da Nûreddîn Mahmûd Zengî ve Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin kahramanca mücahedeleriyle tekrar kazanılmış, Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar hâkimiyetimizde kalmıştır. Bu süre zarfında Şam, Halep, Humus, Lazkiye gibi şehirlere camiler, medreseler, hanlar, hamamlar, sebiller ve kervansaraylar inşa edilerek İslâm medeniyetinin mührü vurulmuştur. Özellikle Şam, İslâm dünyasının en önemli şehirlerinden biri kabul edilir.Klasik Osmanlı devrinde beylerbeyilik sistemiyle yönetilen ve Halep, Şam, Trablusşam eyaletlerinden oluşan Suriye coğrafyası; Tanzimat’tan sonra Fransa, İngiltere ve Rusya’nın rekabet edip planlar kurduğu bir yer hâline geldi. Bu devletler, Osmanlı’nın liderlik yaptığı hilafet müessesesini yıkmak ve İslâm topraklarını parçalamak niyetiyle, milliyetçilik fikir ve hareketlerini diğer Arap bölgelerinde olduğu gibi Suriye’de de desteklediler. Özellikle İttihatçıların hâkim olduğu II. Meşrutiyet sonrası dönemde ayrılıkçı sesler daha da örgütlü hâle geldi. Sonunda, I. Dünya Savaşı devam ederken Fransızlarla İngilizler arasında Sykes-Picot adında gizli bir antlaşma imzalandı. Buna göre Suriye’nin tamamı Fransızlara terk edilecekti. Bunun için kullanılan piyon, Suriye’yi de kapsayan büyük bir krallık vaadiyle kandırılan Mekke Emîri Şerif Hüseyin’di. İngilizlerin para ve mühimmat desteğiyle isyan eden Şerif Hüseyin’in yardımı ve İngiliz askerlerinin saldırısı karşısında Osmanlı ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Böylece Ekim 1918’de Suriye’deki tüm Osmanlı hâkimiyeti sona ermiş oldu. Osmanlı Devleti’nin Suriye’den çekilmesinin ardından, babası Şerif Hüseyin’e verilen sözlerin gerçekleşeceğini hayal eden Faysal, bu bölgede bağımsız bir devlet kurma hevesine girişti. Ancak İngilizlerle yapılan antlaşma gereği Fransızlar buna izin vermedi. 1946 yılına kadar süren Fransız manda yönetiminde Suriye’de, günümüze kadar gelen etnik ve dinî çatışmaların temeli atıldı ve Nusayrîler, Dürzîler, Sünnîler gibi toplumların yaşadığı bölgeler farklı idari birimlere ayrıldı. Buna rağmen mahallî direnişlerle karşılaşan Fransa, bu topraklardaki zulüm ve baskılara ancak 1946’ya kadar devam edebildi ve bu yılın baharında Suriye’den çekilmek zorunda kaldı. Fakat ülkeden çekilenler, arkalarında istikrarın sağlanamayacağı siyasi bir sistem bıraktılar. Sürekli askerî darbelerin yapıldığı Suriye’de 1963 yılında; dîni gericiliğin en birinci sembolü sayan ve toplumsal hayattan soyutlamaya çalışan, ancak bir yandan da Müslüman halktan gelebilecek tepkilere karşı göstermelik adımlar atan Baas Partisi askerî darbe ile iktidar oldu. Bu parti döneminde halka en büyük zulümler Hafız Esad (1971-2000) ve oğlu Beşşar Esad (2000-2024) tarafından yapıldı. Baba oğul bu iki diktatör, devletin isminde “cumhuriyet” kelimesi olmasına rağmen, serbest seçimlerin olduğu hiçbir ülkede görülemeyecek tarzda, her seçimde “geçerli oyların hemen hemen tamamını” aldılar. Masum ve silahsız yüz binlerce vatandaşını hunharca katleden, İslâm’ın ve insanlığın azılı düşmanı olan bu zalim yönetim, nihayet geçtiğimiz 8 Aralık’ta tarihin çöplüğüne atıldı. Baas zihniyetine sahip olan diğer tüm zalim sistemlerin de yıkılıp, yerine İslam’ın taptaze iman esaslarıyla yönetilen adil düzenlerin gelmesi duasıyla… Vesika 1 I. Dünya Harbi’nde Medine ve Asir'in İngilizlerce işgalinden sonra esir düşen birliklerin numaraları ile Şam ve Haleb şehirlerinin işgal edildiği tarihlerin bildirilmesinin Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Birinci Şubesinden istendiği (28 Nisan 1919)Harbiye Nezâreti Üserâ Muʻâmelât ŞuʻbesiAded 3101Hüve(1) Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Birinci Şuʻbesine(2) Cağaloğlu(3) 28/4/35(4) Medîne ve Asîr’de bulunup mütârekeyi müteʻâkib İngilizler tarafından esîr edilen kıtaʻâtın (5) numaralarının ve bunlarla Şam ve Halep şehirlerinin târîh-i sükûtlarının inbâsına müsâʻade (6) buyurulmasını ricâ eylerim efendim.(7) Üserâ Muʻâmelât Şuʻbesi Müdîri (imza)(8) Şam: 1 Teşrîn-i evvel sene 34(9) Halep: 26 Teşrîn-i evvel sene 34 Vesika 2 Bir önceki vesikada Üserâ Muâmelât Şubesinin istediği esir birliklerin numaraları ile Şam ve Haleb şehirlerinin işgal tarihlerine dair Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Birinci Şubesinden yazılan cevap (30 Nisan 1919)(1) Tebyîz edilmiştir. 30/4/35(2) Adres: Üserâ Muʻâmelât Şuʻbesine – 30/4/35(3) C: 28/4/35 târîh ve 3101 numaraya:(4) 21’inci Müstakil Asîr Fırkası nizâm-ı harbinde bulunan kıtaʻât ile 30 Temmuz sene 34 (5) târîhli nizâm-ı harbe nazaran Hicaz kuvve-i seferiyesini vücûda getiren kıtaʻâtın (6) numaraları melfûf pusulada gösterilmiştir. Medîne 10 Kânûn-ı sânî sene 35 (7) târîhinde teslîm olmuştur. Asîr hakkında maʻlûmât yoktur. Şam 1 Teşrîn-i evvel sene 34, (8) Halep 26 Teşrîn-i evvel sene 34 târîhinde sükût etmişlerdir efendim.(9) Burhaneddin(10) Şuʻbeden Vesika 3 I. Dünya Harbi sonunda Deyrizor’daki İngiliz siyasî hâkiminin Re’sülʻayn ve Hasiçi'yi işgal etmek istediği, İngilizlerin bu işgal için aşiretlerle ve Çeçenlerle kurdukları ilişkiler ve Fransızların Şam'ı işgal ettikleri hakkında Diyarbakır’dan Harbiye Nezaretine yazılan şifreli yazı (7 Mayıs 1919)Osmanlı Ordu-yı HümâyûnuBaşkumandanlığı VekâletiŞuʻbeNumara(7)Hüve(1) Diyarbakır’dan: (2) Harbiye Nezâret-i Celîlesine Mevrûd Şifredir(3) 1. 6 Mayıs sene 35’te Deyrizor hâkim-i siyâsîsi iki zırhlı otomobil ile Re’sülʻayn’a gelerek Bağdat’tan aldığı (4) emre nazaran Habur vâdîsinde Re’sülʻayn kazâsının nâhiye merkezi olan Hasiçi’yi (Haseke) işgal edeceğini (5) Re’sülʻayn hükûmet-i mahalliyesine teblîğ etmiş ve Şeddâdiye (Şeddâde) istikâmetine ʻavdet etmiştir. Re’sülʻayn (6) kâimmakâmı bu teklifi protesto eylemişlerdir.(7) 2. Şemerlilerden Deyrizor’a gönderilen bir câsûsun ifâdesine nazaran Deyrizor’a ʻavdet eden Gazzeliler (8) Deyrizor hâkim-i siyâsîsi tarafından tekdîr edilmiş ve bunların Şemerliler ʻaleyhinde behemehâl … etmelerini teblîğ etmesi (9) üzerine Gazzeliler tekrâr Şeddâde’ye gelmişlerdir. Fakat Hasiçi’deki Beşir ʻaşîreti reisi (10) Musallat Paşa Gazzelilerin leh ve ʻaleyhine bir harekette bulunmayarak bî-taraf kalmakta olduğundan (11) Gazzeliler bunları taht-ı ittifâklarına almadan hatt-ı ricʻatlerinde bırakarak şimâle ilerlemek cesâretinde (12) bulunamıyormuş.(13) 3. Re’sülʻayn ve havâlîsindeki Çeçenlerden Halis Bey’in elli ʻaşîreti tarafından katledilmiş olduğundan Çeçenlerin de (14) Gazzelilere ilticâ ve hatta onları daʻvet etmekte oldukları söyleniyor. 4/5 Mayıs sene 35 gecesi (15) şimendüfer müstahdimîninden ve İtalyan tebaʻasından olan Şefdepon’un hanesine duhul ve hizmetçi bir Ermeni (16) karısını katledenin Çeçenlerden olduğu ağleb-i ihtimâl olunuyor. Bir tahsîldâr dâire-i hükûmette (17) Re’sülʻayn kâimmakâmına silâh çekmiştir. Re’sülʻayn’dan üç sâʻat cenûbda Sekah köyündeki (18) on beş Çeçen jandarması jandarmalıktan istiʻfâ ve hükûmete ʻâid nezdlerindeki silâhları (19) iʻâde etmişlerdir. Bu hâle göre Çeçenlerin bütün efʻâl ve harekâtıyla İngilizlere mütemâyil oldukları (20) anlaşılmaktadır. Rüesâya nasihat yollu telgraf çekilmiştir. Çeçen elli ihtilâfâtının (21) sulhen tesviyesi içün hey’et-i nâsiha iʻzâmı vilâyete yazılmıştır. Çeçenler yanlarındaki Ermeni kadınlarını da (22) vermekte taʻannüd gösteriyorlar. Mütekâʻid Çeçen bir binbaşısı nasîhat içün gönderilmiş ise de muvaffak olamamıştır. (23) Re’sülʻâyn’daki elli mevcûdlu taburu takviye içün Mardin’den yirmi beş neferle bir mitralyöz sevk edilmektedir.(24) 4. Bu sıralarda İngilizlerin Hasiçi’yi işgâl etmek istemeleri Cubûr aşâirini elde etmek ve tedricen (25) Çeçenleri de kendi tarafına imâle etmek ve baʻdehû Gazzelileri Şemrumlu aşâiri üzerine tecâvüz (26) ettirmek ihtimâline evvelce Deyrizor’a tâbiʻ olduğunu ileri sürerek Re’sülʻâyn’ı da almak (27) gâyesine maʻtûf olacağını kaviyyen zannederim. Millî ve Şemerlilerden İngilizlere ve tarafgirlerine (28) hiçbir fikr-i tecâvüzî beslenilmediği hâlde İngilizlerin bilâ-sebeb Hasiçi’yi işgalinden ve aşâiri birbirine (29) tutuşturmaktan pek çok mehâzi-i mâddiye ve siyâsiyenin ve birçok muhill-i âsâyiş ahvâlin zuhûr edeceğini (30) şimdiden arz ederim. Buna mahal bırakılmaması ve ağız edilmesi içün Dersaâdet’teki İ’tilâf (31) mümessilleri nezdinde Nezâret-i celîlelerince teşebbüsât-ı lâzımede bulunulması menût-ı re’y-i sâmîleridir.(32) 5. Haleb’den gelenlerin ifâdesine nazaran baʻdemâ haftada Haleb’den Re’sülʻayn’a bir posta treni gelecekmiş. (33) Rivâyete nazaran Fransız Şam’ı işgâl etmiş ve bundan memnûn olmayan bir kısım ahâlî iʻdâm (34) ve bir mahalle bomba ile tahrîb etmişlermiş. Harekât 14961(35) 7 Mayıs sene [13]35(36) 13. K (Kolordu) K (Kumandan) Vekîli Cevdet Vesika 4 I. Dünya Harbi sonunda işgal altında kalmış olan Suriye, Filistin ve Irak ahalisinden olan ihtiyat zabitanının terhis edilmesi hakkında Harbiye Nezaretinden Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Dairesine yazılan yazı (16 Temmuz 1919)(1) Muʻâmelât-ı Zâtî(2) Piyâde Şuʻbesi(3) Adres: Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Dâiresine(4) İşgâl altında kalmış olan Suriye ve Filistin ve Irak ahâlîsinden olup (5) memleketlerine ʻazîmetlerine imkân husûlüne değin terhisleri te’hîr edilmiş olan ihtiyât zâbitânının (6) zâbit vekîl ve nâmzelerinin sevklerine imkân hâsıl olmuş olduğundan daha fazla müddet istihdâmlarına (7) meydân bırakılmaksızın derhâl icrâ-yı terhîsâtlarıyla künyelerinin işʻâr ve terhîsât vesikaları dip (8) kuponlarının irsâl buyurulması mütemennâdır. 16 Temmuz sene 35(9) Harbiye Nâzırı nâmına(10) Müsteşâr Ahmed Fevzi

H. Halit ATLI 01 Ocak
Konu resmiSıhhat-Âbâd
Hadis-i Erbain

EL-HADÎSÜ’L-HÂMİS(1) Kāle Resûlullâh sallallâhu ʻaleyhi ve sellem: “Men kâne lehû daʻvetün müstecâbetün felyeddehiruhâ li-üli’l-emr” Şol kimesnenin ki müstecâb olmuş duʻâsı olsa ülü’l-emr içün iddihâr eylesün. Yaʻnî pâdişâhın salâh-ı hâl ve temşiyet-i efʻâlini kendü nefsine takdîm idüb mazınne-i karîn-i kabûl olan duʻâyı pâdişâh-ı İslâm içün eylesün fermânlarına itâʻat ve inkıyâddan mâʻadâ hizmet-i duʻâların dahi zamîme-i evrâd etmekiçün li-ecli’t-tenbîh bu hadîs-i şeref-yâfte-i vürûd olmuştur. Binâen ʻalâ-zâlik Fudayl bin İyâz kaddesallâhu sırrahu’l-azîz hazretleri “Lev ʻalimtü inne daʻvetî müstecâbeten li-ceʻaltehâ lil-halîfeti” demiştir. Yaʻnî fakat bir duʻâmın kabûl olduğun bilsem anı dahi salâh-ı hâl-i pâdişâh-i İslâm’a sarf iderdim. Pes ʻâmme-i enâma vâcibdir ki duʻâ-yı pâdişâh-ı İslâm ile ratbu’l-lisân olub devâm-ı eyyâm-ı ömr ü devlet ü kıyâm-ı hıyâm-ı câh u saltanatları içün subh u mesâ dest-i duʻâ-yı berdâşte-i dergâh-ı re’fet-penâh-ı kibriyâ eyleyeler.(2) KıtʻaFarzdır halka duʻâ-yı pâdişâhBöyle fermân itdi fahru’l-mürselînHazret-i Han Ahmed’e itsün nisârMüstecâb olan duʻâ-yı müslimînKELİMELER:ʻÂmme-i enâm: Bütün halk Berdâşte: Yükseğe çıkarılmış Eyyâm: Günler Hıyâm: Çadırlar İddihâr: Toplama, biriktirme İnkıyâd: Boyun eğme, itaat etme Li-ecli: Bu sebepten Mazınne-i karîn-i kabûl: Kabul olacağı zannedilen Müstecâb: Kabul edilen Nisâr: Saçma, serpme Pes: Şu hâlde, öyleyse Ratbu’l-lisân: Yumuşak sözlü, güzel söz söyleyen Re’fet-penâh: Merhamet sığınağı Subh u mesâ: Sabah akşam Temşiyet: Yürütmek Ülü’l-emr: Emir sahipleri, halifeler Zamîme-i evrâd: Zikirlere ilave edilenler

H. Halit ATLI 01 Ocak
Konu resmiHüsn-i Hat Çalışmaları
Hüsn-i Hat Çalışmaları

Bu sayımızda öğrendiğimiz harflerden “س” (Sin)’in diğer harflerle birlikte nasıl yazılacağını göreceğiz. Harfleri yazarken, daha önce öğrendiğimiz başlama ve bitiş şekillerini unutmayalım.

Mesut HIZARCI 01 Ocak
Konu resmiŞam Emeviye Camii
Osmanlıca Yazabiliyorum

Dergiyi takip edenler, yazmanın da zevkine ulaşıyorlar. Her ay ilerlediğinizi sizler de fark ediyorsunuz. Her işte olduğu gibi, bu işte de bizzat kendimizin gayret göstermesi önemli olacaktır.Şam Emeviye Camii, İslam dünyasında dört büyük camiden biri olarak kabul edilir ve Müslümanlar için önemli bir ibadet ve ziyaret yeridir. İslam tarihinin en önemli ve etkileyici yapılarından biri olan cami, 715 yılında Emevî Halifesi 1. Velid tarafından inşa ettirilmiş olup hem İslam hem de dünya mimarisinin bir şaheseri olarak kabul edilmektedir. Caminin mimarisi, İslam sanatının erken dönemindeki estetik anlayışı ve zenginliğini yansıtır. Altın mozaiklerle bezeli duvarları, ince taş işçiliği ve görkemli avlusu dikkat çeker. Ayrıca camide Hz. Yahya’nın başının bulunduğu rivayet edilen bir türbe yer alır, bu da yapıya manevi bir derinlik katar.  Ç Ö Z Ü M شام امويه جامعي شام امويه جامعي، اسلام دنياسنده درت بيوك جامدن بري اولارق قبول ايديلير و مسلمانلر ايچون أونملي بر عبادت و زيارت يريدر. اسلام تاريخنڭ اڭ أونملي و اتكيله ييجي ياپيلرندن بري اولان جامع، ٧١٥ ييلنده اموي خليفه سي ١نجي وليد طرفندن انشا ايتديريلمش اولوب هم اسلام هم ده دنيا معماريسنڭ بر شاه اثري اولارق قبول ايديلمكده در. جامعڭ معماريسي، اسلام صنعتنڭ ايركن دونمنده كي استتيك آڭلايشي و زنكينلگنى ياڭسيتير. آلتين موزائيكلرله بزه لي ديوارلري، اينجه طاش ايشجيلگي و كوركملي آوليسي دقّت چكر. آيريجه جامعده حضرت يحيي نڭ باشنڭ بولونديغي روايت ايديلن بر تربه ير آلير، بو ده ياپي يه معنوي بر درينلك قاتار.

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak
Konu resmiKitabe Okumaları
Kitâbe Okumaları

Hâce Fatma Şerîfe Hanım MezartaşıHüve’lBâkîFenâdan bekâya eyledi rıhletİde hak kabrini ravzai cennetKasâmı Umûmî münâdilerindenHacı Ahmed Efendi’nin validesiHâce Fatma Şerîfe Hanım’ınRuhiçün elFâtiha28 Şevval sene 1327*KELİMELER:Hüve’lBâkî: "Baki olan O'dur." Hüve: O (Allah'ı işaret eder). Bâkî: Sonsuz, ebedî, kalıcı. Fenâdan bekâya eyledi rıhlet: Fâni dünyadan sonsuz hayata yolculuk etti. Fenâ: Fâni, geçici dünya. Bekâ: Ebedîlik, sonsuzluk. Rıhlet: Yolculuk, göç (burada ölüm anlamında). İde hak kabrini ravzai cennet: Allah onun kabrini cennet bahçesi kılsın. İde: İdâ etsin, kılsın (dua ifadesi). Ravzai cennet: Cennet bahçesi. Kasâmı Umûmî: Toplu yemin veya halkın bir araya geldiği durum. (Burada, Osmanlı döneminde halk için topluca yapılan dualar anlamında kullanılmış olabilir.) Kasâm: Yemin, kutsal söz.Umûmî: Genel, toplumsal. Münâdilerinden: Seslenicilerinden, ilan edenlerinden. Münâdi: Duyuran, ilan eden kişi (burada sosyal görevli veya dua eden kişiler anlamında kullanılmış). Hâce: Hoca, dinî bilgisi olan kişi. Hâce Fatma Şerîfe Hanım: Dinî bilgisiyle saygı duyulan bir kadın. Ruhiçün elFâtiha: Ruhu için Fâtiha Suresi’nin okunmasını isteyen dua ifadesi.Ruhiçün: Onun ruhu için. ElFâtiha: Fâtiha Suresi’nin okunması. 28 Şevval sene 1327: Hicrî takvimle 28 Şevval 1327 (Milâdî takvime göre 11 Kasım 1909). Şevval: Hicrî yılın onuncu ayı. Sene: Yıl.Çorlulu Ali Paşa Cami ve MedresesiMedrese Giriş Avlusu KitabesiKELİMELER:Destûr-ı kerem-perver: Keremi, cömertliği seven kişinin izni.Destûr: İzin, müsaade. Kerem-perver: Cömertliği ve iyiliği seven.Sadr-ı nasfet-güster: Adalet gösteren en yüce kişi. Sadr: En yüce, başkan. Nasfet-güster: Adalet gösteren. Serdâr-ı zafer-yâver: Zafere yardımcı olan komutan. Serdâr: Komutan. Zafer-yâver: Zafere yardımcı olan.Âsaf-i deryâ-dil: Cömert ve yüce gönüllü vezir.Âsaf: Adaletli bir veziri temsil eden unvan. Deryâ-dil: Çok cömert ve geniş yürekli. Buk’a-i zîbâ: Güzel bir mekân, yer.Buk’a: Yer, alan. Zîbâ: Güzel. Hengâm-ı hitâm: Son vakit, kapanış zamanı. Hengâm: Vakit, zaman. Hitâm: Son, bitiş. Kâmil-i rûşen-dil: Aydınlık kalpli, olgun kişi. Kâmil: Olgun, mükemmel. Rûşen-dil: Aydınlık kalpli. Vâkıa-i garrâ: Güzel ve dikkat çekici bir olay. Vâkıa: Olay, hadise. Garrâ: Güzel, parlak, dikkat çekici. İbn-i amm-i peygamber: Peygamberin amcasının oğlu. İbn-i amm: Amca oğlu. Medrese-i âli: Yüksek seviyeli medrese. Medrese: İslamî eğitim kurumu. Âli: Yüce, yüksek. Kerâmettir Dürrî: Dürrî’ye (bir kişiye) ait mucizevi bir olay. Kerâmet: Olağanüstü olay veya durum. Dürrî: Metinde geçen özel isim. Men allemenî harfen kad seyyeranî abdâ: "Bana bir harf öğretenin kölesi olurum." (Arapça bir deyiş.) Târîh: Tarih, zamanın düşürülmesi (bir olayın yılının şiirle ifade edilmesi).

H. Halit ATLI 01 Ocak
Konu resmiAç Besmeleyle İç Suyu
Kitabelerin Hikâyeleri

آچ بسمله يله  ايچ صوييسلطان احمد، قدر كيجه سي تراويح نمازي صوڭره سي آياصوفيه  جامعندن آيريلارق معيتيله  سرايه  كچدي. عادتلري اولديغي أوزره  صلواتلر اوقونارق خرقۀ سعادت دائره سنه  كيريلدي. حافظلر قرآن اوقويوردي. خرقۀ سعادت دائره سنده  قرآن اوقونمسي عادتي ياوز سلطان سليمڭ امرينه  طايانييوردي. سلطانڭ معيتيله  كلديگني كورن حافظلر قرائتي بيتيرديلر.شيخ الاسلامڭ نظارتنده  خرقۀ سعادتڭ بولونديغي آلتون صنديق آچيلدي. بوغچه لر ايچنده  صاريلي پيغمبريمزڭ خرقه سي اورته يه  چيقاريلدي. بوغچه  آچيلدقجه  كل قوقوسي اطرافه  ياييلدي. قوقويي دريندن حس ايدن ملّت عشق ايله  صلوات اوقومه يه  دوام ايتدي. خرقۀ سعادت حرمتله  بوس ايديلدي. خرقۀ سعادته  سورولن دستماللر زيارتده  بولونان اركانه  هديه  ايديلدي. بيوك بر حرمت ايله  يڭيدن بوغچه لانان خرقۀ سعادت، آلتونله  مرصّع صنديغڭ ايچنه  يرلشديريلدي. دعالر ايديلدي، صلواتلر اشلگنده  زيارت تماملاندي. سلطان، قدر كيجه سني احيا ايچون اوطه سنه  كچدي. نماز، اوراد، صلواتدن صوڭره  قرآن اوقومه يه  باشلادى. بر سوره  صوڭره  ايچي كچر كبي اولدي. كوزلري قاپاندي، رؤياسنده  كنديسني آياصوفيه  جامعنڭ قارشينده، بيوك بيوك آننه سي خرم سلطانڭ ياپديرديغي حمامدن چيقاركن كوردي. صول طرفده  سلطان احمد جامعي كورونويور، ايشيل ايشيل پارلايان مناره لري كوكلره  يوكسلييوردى. صاغ طرفده  آياصوفيه  بتون احتشاميله  طورويور، مناره لرندن اوقونان اذان استانبول سمالرنده  يانقيلانييوردي. طوپ قاپي سراينه  طوغري يورومه يه  باشلادى. اسكي بيزانس چشمه سنڭ يانندن كچركن طوراقلادى. چشمه دن آقان صو صانكه  قورومق أوزره يدي. النى چشمه يه  اوزاتدي؛ تام بو اثناده  آرقه دن بر سس يوكسلدي:-  سلطان اوغلم، بسمله يله  ايچ صويي، بسمله يله  ايچ صويي…آرقه يه  دونوب باقنجه  رحمتلي آننه سي امت اللّه سلطاني كوردي. آننه سنڭ، ”اوغلم يڭي بر چشمه  انشا ايت، سن ده  ايچ خلق ده  ايچسين“ ديديگني دويدي. بسمله  چكر چكمز صو كورول كورول آقمه يه  باشلادى و سلطان ايله  آننه سي چشمه دن قانا قانا ايچديلر. تام او اثناده  بر خدمتكار النده  بر بارداق صو و برقاچ خرما ايله  قاپي يه  اورارق ايچري يه  كيردي. خدمتجينڭ ”سلطانم!“ دييه  سسلنمه سي أوزرينه  كندينه  كلدي. خدمتجي، ”سلطانم خيرلي كيجه لر، قدر كيجه ڭز مبارك اولسون“ ديدي و النده كي تپسي يي سديرڭ ياننده كي سهپانڭ أوزرينه  بيراقدي. كورديگي رؤيا سلطان احمدي اتكيله مشدى. كهنه  بيزانسدن قالمه  پرايتون چشمه سي نه  زماندر عقلنده يدي. استانبولڭ مركزنده ، تام سراي يولي أوزرنده ، آياصوفيه نڭ ياننده ؛ فقط باقيمسزدي. طاشلري ييپرانمش صويي آزالمش اختيار خرپاني بر ديلنجي كبي طورويوردي. ملّته  خدمت ايتمه سي بكلنن چشمه، خدمت بكلر حاله  دوشمشدي.ايرته سي كون ديواندن صوڭره، دامادي صدر اعظم ابراهيم پاشايه  كورديگي رؤيايي آڭلاتدي. ابراهيم پاشا،-  سلطانم، بيوك آتانز فاتح سلطان محمددن اعتبارًا هر سلطان استانبوله ، أوزللكله آت ميداني جوارينه  كوزل وقف اثرلري قزانديرمشلردر. بو جوارده  سزدن ده  بر خير اثري قالسه  كرك. ياپاجغڭز اثر، باشده  سلطان باباڭزه  و سلطان آناڭزه  قبرلرنده  ان شاء اللّٰه فرحلق ويرر، اونلرڭ ده  حسنات دفترلرينه  يازيلير. پرايتون چشمه سي يرينه  سزه  خير دعا قاپيسي آچاجق، ثواب قزانديراجق بر چشمه  ياپسه ق مناسب دوشر، ديدي.سلطان احمد، ”حي آغزيڭه  صاغلق ابراهيم پاشام، سن بو چشمه  ايشي ايله  ايلكيلن. معمار باشي محمد آغا نه  كركييورسه  ياپسين“ ديدي. معمار باشي محمد آغا، رمضان بايرامي صوڭره سنده  ايشه  قويولارق همن اسكي چشمه يي سوكديردي. صويڭ قايناغنى تثبيت ايتديره رك كنيشلتدي. زمانڭ صنعت آڭلايشنه  اويغون بر چشمه  انشاسنه  باشلاندي. هركس مراقله  بيتيريله جك چشمه نڭ صوڭ حالني مراق ايدييوردي. بر طرفدن شاعرلر چشمه يه  نقش ايديله جك شعرلر قلمه  آلييور، بر طرفدن طاش اوسته لري اڭ كوزل طاشلري سچييور و ايشلييور، ديگر طرفدن دميرجي اوسته لري موصلقلر، لوله لر اعمال ايدييوردي. هر شي درت درتلك اولمليدي؛ چونكه  قيامته  قدر كلن كچن انسانلره  خدمت ايده جك بر خير قاپيسيدي. سلطانڭ بو غيرتندن اماملر، واعظلر ده  اتكيلندي. جمعه  وعظلرنده ، خصوصي صحبتلرنده  چشمه ، خان، حمام، مدرسه ، جامع كبي اثرلرڭ بانيسنه  قيامته  قدر ثواب قزانديراجغني آڭلاتديلر. پيغمبريمزڭ ”كناهي چوق اولان چوق صو طاغيتسين!“ حديثنى چوقجه  روايت ايتديلر. خلقه  خدمتڭ حقّه  خدمت اولديغني سويله يوب، امكان صاحبلريني خير ايشلرينه  تشويق ايتديلر. واعظلر، ”اي جماعت مسلمين، ثواب قزانمق ايسته ينلر، انسانلرڭ استفاده  ايده جگي چشمه لر ياپسين، صو طاغيتسين. آرقه سندن حسنات دفتري قاپانمه سني ايسته مه ينلر ئولمز بر اثر بيراقسين. آخرتده  بزي قورتاراجق بر اثريمز يوقسه  فاني دنياده  بيراقاجغمز مالڭ ملكڭ بر فائده سي يوقدر. هر اولنڭ عمل دفتري قاپانير اما أوچ صنف انسانڭ خير دفتري قاپانماز. بونلردن بريسي ده  صدقۀ جاريه در. نه در صدقۀ جاريه ؟ انسانلره  خدمت ايدن وقف اثرلريدر، جامعلر، خانلر، حماملر چشمه لر، سبيللردر…“ قبيلندن وعظلر ايتمه يه  باشلاديلر…دونم، سلطان احمد دونمي. استانبول هيچ اولماديغي قدر معمور: سرايلر، كوشكلر، جامعلر، سبيللر برر لاله  كبي رنكارنك آچييور استانبولڭ سطحنده . كوكصو، صدآباد، كاغدخانه  جواري باغچه لرله  شنلندي؛ كوشكلرله ، چشمه لرله  بزندي.ير طوپ قاپي سرايي، فاتح كوشكي. سلطان ايله  صدر اعظم يينه  بر آراده لر و دولت ايشلرينى، كوندمده كي مسئله لري استشاره  ايدييورلر. لاف دونوب طولاشوب ياپيلان چشمه يه  كلدي:-  أه، ابراهيم پاشام بر خيره  برابر وسيله  اولدق. كتابه سنده  اورتاق بر امضامزڭ بولونمسي ده  مناسب اولور. هايدي، چشمه نڭ ياپيليشنه  بر تاريخ دوشوره لم. -  اولور، سلطانم، مشرّف اولورز. ايلك مصراعي سز بويورڭ سلطانم، كريسني بن كتيرمه يه  چاليشايم.سلطان احمد شعرڭ ”فاعلات فاعلات فاعلات فاعل“ وزننده  يازيلمه سني اراده  بويوردي. اللرينه  كاغد، قلم آلديلر و برر مصراع يازمه يه  باشلاديلر. سلطان احمدڭ كاغدنده  ”ديدي خان احمد ايله  بيله  ابراهيم تاريخڭ“ مصراعي، ابراهيم پاشانڭ كاغدنده  ايسه ، ”صوردي عالمي دست محمّد ايله  جواد اللّه“ يازمقده  ايدي. سلطان، ”پاشا، تاريخي اييجه  مراقبه  ايله دڭمي؟“ دييه  سؤال ايتدي. پاشا، ”اوت، خنكارم تامي تامنه  ١١٤١ سنه سي ابجدا تاريخ دوشولمشدر“ ديدي. ابراهيم پاشا بر سوره  صوڭره  دولت ايشلرينى كركجه  كوستره رك سلطانڭ حضورندن آيريلدي.سلطان احمد، چشمه نڭ بر جبهه سنه  بر تاريخ داها دوشمك قصديله  چاليشمه يه  دوام ايتدي. كاغدڭ أوزرينه  شو بيتي يازدي:”تاريخي سلطان احمدڭ جاري زبان لوله دن / بسمله يله  ايچ صويي خان احمده  ايله  دعا“سلطان صوڭ مصراعده  ير آلان تاريخ بيتنى حسابلادى، درت سنه  اكسيك چيقدي. ١١٣٧ تاريخنى ١١٤١’ه  تماملامليدي. دوشوندي دوشوندي، قره لادى طوردي بر تورلي ايسته ديگي كبي اولمدي. براز صوڭره  قاپيدن دستور ايستنديگني دويدي. قاپيده كي كورولي، حسين وهبي افندينڭ حضوره  كيرمك ايچون اذن ايسته ديگني سويله دي. سلطان بويورسون ديدي.دونمڭ أونملي شاعرلرندن بري ده  اولان وهبي افندي ايچري كيرنجه  سلطان، ”كل هله  وهبي افندي، شو مشكلمه  يارديم ايت. تاريخ دنك كلمييور“ ديدي.حسين وهبي افندي شعرڭ يازيلي اولديغي كاغدي النه  آلدي. تاريخ مصراعنى قونترول ايتدي. براز دوشوندكدن صوڭره ، ”سلطانم مصراعڭ باشنه  ”آچ“ كلمه سني زياده  قيلارسه ڭز مشكلڭز حلّ اولور“ ديدي. بويله جه  مصراع ”آچ بسمله يله  ايچ صويي خان احمده  ايله  دعا“ اولدي.سلطان، ”اللّٰه راضي اولسون وهبي افندي، سهولتله  ايشي چوزدڭ. سنڭ كبي هنرلي دولت آدملري اولدقجه  دولت عليه نڭ صيرتي يره  كلمز. آل عثمان هر دائم سنڭ كبي رجال دولته  دعاجيدر“ ديدي. وهبي افندي النده  بر دفترله  كلمشدي. - سلطانم امريڭز أوزره  شاعرلرڭ بزه  عرض ايتدكلري شعرلري كتيردم. آرتيق سز ايچلرندن هانكيلريني ايسترسه ڭز سچيڭز.سلطان دفترده  يازان شعرلري اينجه له دكدن صوڭره  شعرادن؛ نديم، شاكر و رحمي طرفندن يازيلان شعرلري بگنديگني سويله دي. سلطان شعرلري يازمه لري ايچون خطّاطلره  سوق ايديلمه  امرينى ده  ويردي. خطّاطلر شعرلري يازاجق، نقّاشلر ايسه  بو شعرلري يڭي ياپيلان چشمه نڭ ديوارلرينه  قازيياجقلردي.رمضان بايرامندن صوڭره  باشلايان انشاآت، برقاچ آيلق چاليشمه دن صوڭره  تماملاندي. بر جمعه  كوني، جمعه  نمازندن صوڭره  دولت اركاني و خلقڭ اشتراكي ايله  كرچكلشن محتشم بر تورنله  سلطان احمد چشمه سي خلقڭ خدمتنه  صونولدي. آچيلان موصلقلردن بسمله لر ايله  صو ايچيلدي، صودن ايچنلر سلطان احمد خانه  دعالر ايله ديلر. پادشاه و اركاني مراسم آلانندن آيريليركن خلقڭ طوداقلرندن ”پادشاهم چوق ياشا! پادشاهم چوق ياشا!“ نداسي يوكسلييوردى.Sultan Ahmed, Kadir Gecesi teravih namazı sonrası Ayasofya Camisi’nden ayrılarak maiyetiyle saraya geçti. Adetleri olduğu üzere salavatlar okunarak Hırka-i Saadet dairesine girildi. Hafızlar Kur’an okuyordu. Hırka-i Saadet dairesinde Kur’an okunması âdeti Yavuz Sultan Selim’in emrine dayanıyordu. Sultanın maiyetiyle geldiğini gören hafızlar kıraati bitirdiler.Şeyhülislam’ın nezaretinde Hırka-i Saadet’in bulunduğu altın sandık açıldı. Bohçalar içinde sarılı Peygamberimizin hırkası ortaya çıkarıldı. Bohça açıldıkça gül kokusu etrafa yayıldı. Kokuyu derinden hisseden millet aşk ile salâvat okumaya devam etti. Hırka-i Saadet hürmetle bus edildi. Hırka-i Saadete sürülen destmaller ziyarette bulunan erkâna hediye edildi. Büyük bir hürmet ile yeniden bohçalanan Hırka-i Saadet, altınla murassa sandığın içine yerleştirildi. Dualar edildi, salavatlar eşliğinde ziyaret tamamlandı. Sultan, Kadir Gecesini ihya için odasına geçti. Namaz, evrad, salavattan sonra Kur’an okumaya başladı. Bir süre sonra içi geçer gibi oldu. Gözleri kapandı, rüyasında kendisini Ayasofya Camiinin karşında, büyük büyükannesi Hürrem Sultanın yaptırdığı hamamdan çıkarken gördü. Sol tarafta Sultan Ahmed Camii görünüyor, ışıl ışıl parlayan minareleri göklere yükseliyordu. Sağ tarafta Ayasofya bütün ihtişamıyla duruyor, minarelerinden okunan ezan İstanbul semalarında yankılanıyordu. Topkapı sarayına doğru yürümeye başladı. Eski Bizans çeşmesinin yanından geçerken durakladı. Çeşmeden akan su sanki kurumak üzereydi. Elini çeşmeye uzattı; tam bu esnada arkadan bir ses yükseldi:- Sultan oğlum, besmeleyle iç suyu, besmeleyle iç suyu…Arkaya dönüp bakınca rahmetli annesi Emetullah Sultanı gördü. Annesinin, “Oğlum yeni bir çeşme inşa et, sen de iç halk da içsin” dediğini duydu. Besmele çeker çekmez su gürül gürül akmaya başladı ve sultan ile annesi çeşmeden kana kana içtiler. Tam o esnada bir hizmetkâr elinde bir bardak su ve birkaç hurma ile kapıya vurarak içeriye girdi. Hizmetçinin “Sultanım!” diye seslenmesi üzerine kendine geldi. Hizmetçi, “Sultanım hayırlı geceler, Kadir Geceniz mübarek olsun” dedi ve elindeki tepsiyi sedirin yanındaki sehpanın üzerine bıraktı. Gördüğü rüya Sultan Ahmed’i etkilemişti. Köhne Bizans’tan kalma Perayton Çeşmesi ne zamandır aklındaydı. İstanbul’un merkezinde, tam saray yolu üzerinde, Ayasofya’nın yanında; fakat bakımsızdı. Taşları yıpranmış suyu azalmış ihtiyar hırpani bir dilenci gibi duruyordu. Millete hizmet etmesi beklenen çeşme, hizmet bekler hale düşmüştü.Ertesi gün divandan sonra, damadı Sadrazam İbrahim Paşa’ya gördüğü rüyayı anlattı. İbrahim Paşa,- Sultanım, Büyük atanız Fatih Sultan Mehmed’den itibaren her sultan İstanbul’a, özellikle At Meydanı civarına güzel vakıf eserleri kazandırmışlardır. Bu civarda sizden de bir hayır eseri kalsa gerek. Yapacağınız eser, başta sultan babanıza ve sultan ananıza kabirlerinde inşallah ferahlık verir, onların da hasenat defterlerine yazılır. Perayton Çeşmesi yerine size hayır dua kapısı açacak, sevap kazandıracak bir çeşme yapsak münasip düşer, dedi. Sultan Ahmed, “Hay ağzına sağlık İbrahim Paşa’m, sen bu çeşme işi ile ilgilen. Mimarbaşı Mehmet Ağa ne gerekiyorsa yapsın” dedi. Mimarbaşı Mehmet Ağa, Ramazan Bayramı sonrasında işe koyularak hemen eski çeşmeyi söktürdü. Suyun kaynağını tespit ettirerek genişletti. Zamanın sanat anlayışına uygun bir çeşme inşasına başlandı. Herkes merakla bitirilecek çeşmenin son halini merak ediyordu. Bir taraftan şairler çeşmeye nakşedilecek şiirler kaleme alıyor, bir taraftan taş ustaları en güzel taşları seçiyor ve işliyor, diğer taraftan demirci ustaları musluklar, lüleler imal ediyordu. Her şey dört dörtlük olmalıydı; çünkü kıyamete kadar gelen geçen insanlara hizmet edecek bir hayır kapısıydı. Sultan’ın bu gayretinden imamlar, vaizler de etkilendi. Cuma vaazlarında, hususi sohbetlerinde çeşme, han, hamam, medrese, cami gibi eserlerin banisine kıyamete kadar sevap kazandıracağını anlattılar. Peygamberimizin “Günahı çok olan çok su dağıtsın!” hadisini çokça rivayet ettiler. Halka hizmetin Hakk’a hizmet olduğunu söyleyip, imkân sahiplerini hayır işlerine teşvik ettiler. Vaizler, “Ey cemaat-i müslimîn, sevap kazanmak isteyenler, insanların istifade edeceği çeşmeler yapsın, su dağıtsın. Arkasından hasenat defteri kapanmasını istemeyenler ölmez bir eser bıraksın. Ahirette bizi kurtaracak bir eserimiz yoksa fani dünyada bırakacağımız malın mülkün bir faydası yoktur. Her ölenin amel defteri kapanır ama üç sınıf insanın hayır defteri kapanmaz. Bunlardan birisi de sadaka-i cariyedir. Nedir sadaka-i cariye? insanlara hizmet eden vakıf eserleridir, camiler, hanlar, hamamlar çeşmeler, sebillerdir…” kabilinden vaazlar etmeye başladılar…Dönem, Sultan Ahmed dönemi. İstanbul hiç olmadığı kadar mamur: Saraylar, köşkler, camiler, sebiller birer lale gibi rengârenk açıyor İstanbul’un sathında. Göksu, Sadabat, Kâğıthane civarı bahçelerle şenlendi; köşklerle, çeşmelerle bezendi.Yer Topkapı Sarayı, Fatih Köşkü. Sultan ile sadrazam yine bir aradalar ve devlet işlerini, gündemdeki meseleleri istişare ediyorlar. Laf dönüp dolaşıp yapılan çeşmeye geldi:- Eee, İbrahim Paşa’m bir hayra beraber vesile olduk. Kitabesinde ortak bir imzamızın bulunması da münasip olur. Haydi, çeşmenin yapılışına bir tarih düşürelim. - Olur, Sultanım, müşerref oluruz. İlk mısrayı siz buyurun sultanım, gerisini ben getirmeye çalışayım.Sultan Ahmed şiirin “failatün failatün failatün failün” vezninde yazılmasını irade buyurdu. Ellerine kâğıt, kalem aldılar ve birer mısra yazmaya başladılar. Sultan Ahmed’in kâğıdında “Dedi han Ahmed ile bile İbrahim tarihin” mısraı, İbrahim Paşa’nın kâğıdında ise, “Suvardı âlemi dest-i Muhammed ile cevadullah” yazmakta idi. Sultan, “Paşa, tarihi iyice murakabe eyledin mi?” diye sual etti. Paşa, “Evet, Hünkârım tamı tamına 1141 senesi ebceden tarih düşülmüştür” dedi. İbrahim Paşa bir süre sonra devlet işlerini gerekçe göstererek sultanın huzurundan ayrıldı.Sultan Ahmed, çeşmenin bir cephesine bir tarih daha düşmek kastıyla çalışmaya devam etti. Kâğıdın üzerine şu beyti yazdı:“Tarihi Sultan Ahmed’in cari zeban-ı lüleden / Besmeleyle iç suyu han Ahmed’e eyle dua”Sultan son mısrada yer alan tarih beytini hesapladı, dört sene eksik çıktı. 1137 tarihini 1141’e tamamlamalıydı. Düşündü düşündü, karaladı durdu, bir türlü istediği gibi olmadı. Biraz sonra kapıdan destur istendiğini duydu. Kapıdaki görevli, Hüseyin Vehbi Efendi’nin huzura girmek için izin istediğini söyledi. Sultan, buyursun, dedi.Dönemin önemli şairlerinden biri de olan Vehbi Efendi içeri girince Sultan, “Gel hele Vehbi Efendi, şu müşkilime yardım et. Tarih denk gelmiyor” dedi.Hüseyin Vehbi Efendi şiirin yazılı olduğu kâğıdı eline aldı. Tarih mısraını kontrol etti. Biraz düşündükten sonra, “Sultanım mısranın başına “Aç” kelimesini ziyade kılarsanız müşkiliniz hallolur” dedi. Böylece mısra, “Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmed’e eyle dua.” oldu. Sultan, “Allah razı olsun Vehbi Efendi, suhuletle işi çözdün. Sen gibi hünerli devlet adamları oldukça Devlet-i Aliyye’nin sırtı yere gelmez. Al-i Osman her daim senin gibi rical-i devlete duacıdır” dedi. Vehbi Efendi elinde bir defterle gelmişti. - Sultanım emriniz üzere şairlerin bize arz ettikleri şiirleri getirdim. Artık siz içlerinden hangilerini isterseniz seçiniz.Sultan defterde yazan şiirleri inceledikten sonra şuaradan; Nedim, Şakir ve Rahmi tarafından yazılan şiirleri beğendiğini söyledi. Sultan şiirleri yazmaları için hattatlara sevk edilme emrini de verdi. Hattatlar şiirleri yazacak, nakkaşlar ise bu şiirleri yeni yapılan çeşmenin duvarlarına kazıyacaklardı.Ramazan Bayramı’ndan sonra başlayan inşaat, birkaç aylık çalışmadan sonra tamamlandı. Bir cuma günü, cuma namazından sonra devlet erkânı ve halkın iştiraki ile gerçekleşen muhteşem bir törenle Sultan Ahmed Çeşmesi halkın hizmetine sunuldu. Açılan musluklardan besmeleler ile su içildi, sudan içenler Sultan Ahmed Han’a dualar eylediler. Padişah ve erkânı merasim alanından ayrılırken halkın dudaklarından “Padişahım çok yaşa! Padişahım çok yaşa!” nidası yükseliyordu.

Murat DARICIK 01 Ocak
Konu resmiDef‘-i Gam Hatun Çeşmesi
Seyyah

طوپ قاپي سرايي أوچنجي آوليسنده ، خرقۀ سعادت دائره سنڭ قارشوسنده  بولونان بو كوچك چشمه  ٢نجي محمود طرفندن، كتخدا دفع غم خاتون آدينه  ١٨١١ ييلنده  ياپديريلمشدر.چشمه ، أوستي قپاقلي كوپ شكلنده  اولوب تك پارچه  مرمردندر. أوڭنده  قيوريملي بر ده  تكنه سي واردر. دفع غم لغاتده ؛ أوزونتويي، صيقينتي يي قوغان ديمكدر. چشمه نڭ بو اسمه  شايان حكايه سي آيريجه  دقّت چكيجيدر. روايت اودركه ، ٢نجي محمود دونمي حرمده كي جاريه لردن بريسي پادشاهه  كوڭلني قاپديرير. بر كون پادشاهڭ بانيوسني تميزله مكله  كورولنديريلن جاريه ، بانيو آينه سنه  صابونله  “پادشاهم سزي سون نيله سين؟” يازار. بو يازي يي كورن پادشاه، “كنديني بيان ايله سين” نوطني دوشر. بر سوره  صوڭره  يينه  آيينه يه  “يا قورقويورسه  نيله سين؟” يازيلير. بو سفر پادشاه يينه  نحيف بر اسلوبله ، “قورقماسين، بيان ايله سين” قارشيلغنى ويرر. بو جوابلردن جسارت آلان جاريه ، توم جسارتنى طوپلايوب پادشاهڭ حضورينه  چيقار. فقط هيجاندن دوشوب باييلير. سلطان ٢نجي محمود بو اولاي أوزرينه ، سرايڭ باغچه سنه  ١٨١١ ييلنده  دفع غم خاتون آدينه  چشمه  ياپديرير. يعني -الله اعلم- “صيقينتيڭي آت، بن ده  بر انسانم سنڭ كبي. هيجانه  كرك يوقدر” ديمك ايستر، پادشاه.تواضع صاحبي، كوڭل مسئله لرينه  قيمت ويرن، كيمسه يي كوچك كورمه ين بر اسلوبله  بر جاريه  آدينه  چشمه  ياپديران سلطان ٢نجي محموده  رحمتله …  Topkapı Sarayı üçüncü avlusunda, Hırka-i Saadet dairesinin karşısında bulunan bu küçük çeşme 2. Mahmut tarafından, Kethüda Def‘-i Gam Hatun adına 1811 yılında yaptırılmıştır.Çeşme, üstü kapaklı küp şeklinde olup tek parça mermerdendir. Önünde kıvrımlı bir de teknesi vardır. Def-i Gam lügatte; üzüntüyü, sıkıntıyı kovan demektir. Çeşmenin bu isme şayan hikayesi ayrıca dikkat çekicidir. Rivayet odur ki, 2. Mahmut dönemi haremdeki cariyelerden birisi padişaha gönlünü kaptırır. Bir gün Padişahın banyosunu temizlemekle görevlendirilen cariye, banyo aynasına sabunla “Padişahım sizi seven neylesin?” yazar. Bu yazıyı gören Padişah, “Kendini beyan eylesin” notunu düşer. Bir süre sonra yine aynaya “Ya korkuyorsa neylesin?” yazılır. Bu sefer Padişah yine nahif bir üslupla, “Korkmasın, beyan eylesin” karşılığını verir. Bu cevaplardan cesaret alan cariye, tüm cesaretini toplayıp Padişahın huzuruna çıkar. Fakat heyecandan düşüp bayılır. Sultan 2. Mahmut bu olay üzerine, sarayın bahçesine 1811 yılında Def‘-i Gam Hatun adına çeşme yaptırır. Yani -Allahualem- “Sıkıntını at, ben de bir insanım senin gibi. Heyecana gerek yoktur” demek ister, Padişah.Tevazu sahibi, gönül meselelerine kıymet veren, kimseyi küçük görmeyen bir üslupla bir cariye adına çeşme yaptıran Sultan 2. Mahmud’a rahmetle…

H. Merve BARUTÇU 01 Ocak
Konu resmiTarihten Notlar
Tarihten Notlar

مكتب زيارتيپروسيه  قرالي بيوك فره دريك، بر كون بر كويدن كچركن مكتبڭ نه  حالده  اولديغني كورمك ايچون ايچري كيرر. خواجه  كيرن ذاتڭ كيم اولديغني بيلديگي حالده  يرندن قالقماز و درسنه  دوام ايدر. درسڭ بيتيمنده  چوجقلره  اذن ويرر و صوڭره  حرمتله  قرالڭ ياننه  كلير.قرال بونڭ أوزرينه ،- بنم كيم اولديغمي بيلديگڭ حالده  نيچون آياغه  قالقمدڭ؟خواجه ،- افنديم قصوريمي عفو ايديڭز. بو چوجقلر دنياده  بندن بيوك بر آدم داها بولونديغني بيله جك اولورلرسه  كنديلريله  باشه  چيقمه م چوق كوچ اولوردي اونڭ ايچون، ديمش.خواجه نڭ بو جوابنه  قارشي قرال فره دريك كنديسني ضبط ايده مه يوب كوله رك چيقوب كيتمشدر.Mektep ZiyaretiPrusya kralı Büyük Frederik, bir gün bir köyden geçerken mektebin ne halde olduğunu görmek için içeri girer. Hoca giren zatın kim olduğunu bildiği halde yerinden kalkmaz ve dersine devam eder. Dersin bitiminde çocuklara izin verir ve sonra hürmetle kralın yanına gelir.Kral bunun üzerine,-Benim kim olduğumu bildiğin halde niçin ayağa kalkmadın?Hoca,-Efendim kusurumu affediniz. Bu çocuklar dünyada benden büyük bir adam daha bulunduğunu bilecek olurlarsa kendileriyle başa çıkmam çok güç olurdu onun için, demiş.Hocanın bu cevabına karşı Kral Frederik kendisini zapt edemeyip gülerek çıkıp gitmiştir.عمر بن عبدالعزيزڭ خليفه  اولمسيانسان صورتنده  بر ملك دييه  توصيف ايديلن عمر بن عبدالعزيز لياقت اعتباريله  درت بيوك خليفه دن صوڭره  كلير. خليفه  اولور اولماز جامعه  كيدر، بر خطبه  اوقودكدن صوڭره  جماعته :- اي جماعت، بن أوزرمده كي خلافت كوروندن واز كچييورم. كيمي ايسترسه ڭز اوڭا بيعت ايديڭز، كنديڭزه  خليفه  سچيڭز، ديدي.خلق اصرار ايتدي:- بز سندن باشقه سني ايسته مەيز. خانەسندن سرايه  كيدركن زوجه سنه ،- اي فاطمه ، اگر بنمله  برلكده  ياشامق ايسترسه ڭ بتون مجوهرلريڭی بيت الماله  ترك ايتمليسڭ، ديدي. خانمي،اي مؤمنلرڭ امري، مالم دگل جانم دخي فدا اولسون، دييه رك بتون وارلغنى بيت الماله  هبه  ايتدي. فاطمه  آننه مز سرايه  كيرركن اوراده  بولونانلره  سسلندي:- اي انسانلر، باقيڭز شو صيرتمده كي چارشافله  ايچري يه  كيرييورم. اگر بورادن چيقمق مقدّر ايسه  او زمان ده  أوزرمده  بوندن باشقه  بر شي كورميه جكسڭز.Ömer bin Abdülaziz’in Halife Olmasıİnsan suretinde bir melek diye tavsif edilen Ömer bin Abdülaziz liyakat itibarıyla dört büyük halifeden sonra gelir. Halife olur olmaz camiye gider, bir hutbe okuduktan sonra cemaate:-Ey cemaat, ben üzerimdeki hilafet görevinden vaz geçiyorum. Kimi isterseniz ona biat ediniz, kendinize halife seçiniz, dedi.Halk ısrar etti:-Biz senden başkasını istemeyiz. Hanesinden saraya giderken zevcesine,-Ey Fatıma, eğer benimle birlikte yaşamak istersen bütün mücevherlerinin beytülmale terk etmelisin, dedi. Hanımı,Ey Müminlerin Emiri, malım değil canım dahi feda olsun, diyerek bütün varlığını beytülmale hibe etti. Fatıma annemiz saraya girerken orada bulunanlara seslendi:-Ey insanlar, bakınız şu sırtımdaki çarşafla içeriye giriyorum. Eğer buradan çıkmak mukadder ise o zaman da üzerimde bundan başka bir şey görmeyeceksiniz.هارون رشيد و شارلمانهارون رشيد بر دولت آدمي اولمقله  برلكده  أونملي بر عالم و كامل بر انساندي. امويلر و عبّاسيلر دونمنڭ اڭ شعشعه لي، زنكين و كليشمش دورلري اونڭ خلافت ييللرنده  ياشانمشدر. عين ييللرده  آوروپه ده  شارلمان آدنده  هارون رشيد قدر مشهور بر حكمدار واردي. هارون رشيد ايله  آرالرنده  يازيشمه لره  طايانان اوزاقدن بر مناسبتلري واردي. قارشيلقلي مكتوبلر و هديه لر كوندريرلردي. يينه  بر سفرنده  هارون رشيد بو حكمداره  برطاقيم هديه لر كوندرمشدي. بو هديه لر ايچنده  بر ده  چالار ساعت بولونمقده يدي. آوروپه ليلر او زمان ساعت نه در بيلمدكلري ايچون ساعت چالنجه  قورقمشلر و ايچنده  شيطان وار ظنّ ايدەك ساعتي قيرمشلردر. Harun Reşit ve ŞarlmanHarun Reşit bir devlet adamı olmakla birlikte önemli bir âlim ve kâmil bir insandı. Emeviler ve Abbasiler döneminin en şaşaalı, zengin ve gelişmiş devirleri onun hilafet yıllarında yaşanmıştır. Aynı yıllarda Avrupa’da Şarlman adında Harun Reşit kadar meşhur bir hükümdar vardı. Harun Reşit ile aralarında yazışmalara dayanan uzaktan bir münasebetleri vardı. Karşılıklı mektuplar ve hediyeler gönderirlerdi. Yine bir seferinde Harun Reşit bu hükümdara birtakım hediyeler göndermişti. Bu hediyeler içinde bir de çalar saat bulunmaktaydı. Avrupalılar o zaman saat nedir bilmedikleri için saat çalınca korkmuşlar ve içinde şeytan var zannederek saati kırmışlardır.غازي عثمان پاشاپلونه  مدافعه سي ايله  آدينى تاريخه  آلتين حرفلرله  يازديران بر عثمانلي پاشاسيدر. ٩٣ حربي اولارق ذهنلره  قازينان صوڭ روس محاربه سنده  غازي عثمان پاشا آز بر قوتله  بيوك روس اوردوسني پوسكورتييوردي. حرب اثناسنده  يارديم آلاماديغي ايچون زمانله  اوردوسنڭ كوجي ضعيفلادى. پلونه نڭ يري صاوونمه  ايچون الويريشليدي. يارديم كلير اميديله  بر مدّت پلونه يه  چكيلدي. آيلرجه  بكله ديگي حالده  بر يارديم كلمدي. ييه جك، ايچه جك، جبخانه  هر شي توكنمه يه  باشلادى. روسلر پلونه يي ١٦٠ بيڭ كيشيلك بر اوردويله  قوشاتمشلردي. أوچ چنبر ايچنه  آلمشلردي. بو چنبرلري ياروب كچمك امكانسزدي. روسلر برقاچ دفعه  تسليم اولمه سني تكليف ايتديلر اما غازي پاشا، ”دولتم بني تسليم اولمق ايچون كوندرمدي.“ دييه رك ياپيلان تكليفلري ردّ ايتدي. النده  قالان بر آووچ عسكرله  دشمان خطلریني يارمق ايسته دي. أوچ چنبردن ايكيسني ياردي كچدي. اما بو هنگامه ده  ياره لاندي. قومانده سز قالان عسكرلر تسليم اولمق زورنده  قالديلر. غازي عثمان پاشانڭ جسارتي بتون دنياده  حيرانلق اويانديردي. حتّی روس چاري، ”طاقديغي قليجڭ شرفنى محافظه  ايدن سزڭ كبي بر قهرماني تبريك ايدرم.“ ديدي و قليجنى ده  اعاده  ايدرك عثمان پاشايه  صايغي كوستردي. Gazi Osman PaşaPlevne müdafaası ile adını tarihe altın harflerle yazdıran bir Osmanlı paşasıdır. 93 harbi olarak zihinlere kazınan son Rus Muharebesinde Gazi Osman Paşa az bir kuvvetle büyük Rus ordusunu püskürtüyordu. Harp esnasında yardım alamadığı için zamanla ordusunun gücü zayıfladı. Plevne’nin yeri savunma için elverişliydi. Yardım gelir ümidiyle bir müddet Plevne’ye çekildi.  Aylarca beklediği halde bir yardım gelmedi. Yiyecek, içecek, cephane her şey tükenmeye başladı. Ruslar Plevne’yi 160 bin kişilik bir orduyla kuşatmışlardı. Üç çember içine almışlardı. Bu çemberleri yarıp geçmek imkânsızdı. Ruslar birkaç defa teslim olmasını teklif ettiler ama Gazi Paşa, “Devletim beni teslim olmak için göndermedi.” diyerek yapılan teklifleri reddetti. Elinde kalan bir avuç askerle düşman hatlarını yarmak istedi. Üç çemberden ikisini yardı geçti. Ama bu hengâmede yaralandı. Kumandasız kalan askerler teslim olmak zorunda kaldılar. Gazi Osman Paşa’nın cesareti bütün dünyada hayranlık uyandırdı. Hatta Rus Çarı, “Taktığı kılıcın şerefini muhafaza eden sizin gibi bir kahramanı tebrik ederim.” Dedi ve kılıcını da iade ederek Osman Paşa’ya saygı gösterdi.

Murat DARICIK 01 Ocak
Konu resmiBulmaca
Bulmaca

Aşağıdaki kelimelerin okunuşlarını harfleri karışık tablo içinde bularak işaretleyiniz. Osmanlı Türkçesi yazılışlarının farklı olabileceğini göz önüne bulundurmanız önemli olacaktır.Yirmi | Antep | Bedava | Çeyrek | Maraş | Çankırı | Bursa | Merdiven | Bin | Tuzluk | Halep | İstifa | İştah | Kale | Ayna

Osmanlıca DERGİ 01 Ocak