
عثمانليدن تركيه يه يانغينلر: درسلر و تدبيرلريانغينلر، انسانلق تاريخنڭ اڭ اسكي و اڭ ييقيجي آفتلرندن بري اولارق شهرلري خرابه يه چويرمش، صاييسز انسانڭ حياتنى دريندن اتكيله مشدر. عثمانلي دولتندن كونمز تركيه سنه اوزانان يولجيلقده ، آلولرڭ كريده بيراقديغي كوللرده كچمشڭ خطالري و كله جگه دائر درسلر صاقليدر.عثمانلي شهرلرنده ، يانغينلر صيقجه راستلانان و بيوك ييقيملره يول آچان فلاكتلردي. اخشاب ياپيلرڭ يوغونلغي، طار صوقاقلر، قونترولسز آچيق آتش قوللانيمي و صويه ايريشيمده كي زورلق قديم شهرلرڭ دفعه لرجه آتش طوفانلرينڭ پنچه سنه دوشمه سنه سبب اولمشدر. زمان ايچنده آلينان تدبيرلر نه قدر اتكيلي اولورسه اولسون، آتشڭ أوڭنه كچمك هر زمان ممكن اولمامش و يانغينلر عثمانلي شهر حياتنڭ قاچينيلماز بر كرچگي اولارق قالمشدر.صوڭره سنده صنايعلشمه نڭ كتيرديگي يڭي تهديدلر، شهرلشمه نڭ قارماشيقلغي و طوغانڭ دنكه سني بوزان انسان الي، يانغين ريسكلريني داها ده آرتيردي. أوزللكله صوڭ ييللرده ، اورمان يانغينلري بيوك بر تهديد حالنه كلدي. دقّتسزلك و كيمي زمان قصدلي اولارق چيقاريلان يانغينلر، يم يشيل طوغانڭ يريني غري كله بيراقمه سنه سبب اولدي.تاريخ، آلابيلنه درسلرله طوليدر. اخشاب أولرڭ يانيشنى ايزله ين عثمانلي طولومبه جيلرندن، كوك يوزينه يوكسلن آلولري سونديرمه يه چاليشان مودرن اطفائيه اكيپلرينه قدر كچن سورچ، انسانڭ طوغايله و كندي اهماليله ويرديگي صاواشڭ بر أوزتيدر. كله جكده بڭزر فلاكتلري أوڭله يه بيلمك آدينه ، يانغينه قارشي داها ديرنجلي ياپيلر انشا ايديلملي، تكنولوژينڭ صونديغي امكانلردن فائده لانارق ايركن اوياري سيستملري قورولملي، اورمانلرڭ قورونمه سنه يوڭليك جدّي أوڭلملر آلينمليدر. بونڭله برلكده ، خلقڭ بيلينچلنديريلمه سي و يانغينله ايلكيلي اگيتيملرڭ آرتيريلمسي بيوك أونم طاشيمقده در. عكس حالده ، تاريخ تكرّر ايده جك، آلولرڭ يوكسلديگي هر نقطه ده كچمشڭ خيالتلري تكرار كون يوزينه چيقاجقدر.آلولرڭ يوتديغي هر صوقاقده ، هر اورمانده ، هر بناده بر حكايه صاقليدر. اما اصل مسئله ، Yangınlar, insanlık tarihinin en eski ve en yıkıcı afetlerinden biri olarak şehirleri harabeye çevirmiş, sayısız insanın hayatını derinden etkilemiştir. Osmanlı Devleti’nden günümüz Türkiye’sine uzanan bu yolculukta, alevlerin geride bıraktığı küllerde geçmişin hataları ve geleceğe dair dersler saklıdır.Osmanlı şehirlerinde, yangınlar sıkça rastlanan ve büyük yıkımlara yol açan felaketlerdi. Ahşap yapıların yoğunluğu, dar sokaklar, kontrolsüz açık ateş kullanımı ve suya erişimdeki zorluk kadim şehirlerin defalarca ateş tufanlarının pençesine düşmesine sebep olmuştur. Zaman içinde alınan tedbirler ne kadar etkili olursa olsun, ateşin önüne geçmek her zaman mümkün olmamış ve yangınlar Osmanlı şehir hayatının kaçınılmaz bir gerçeği olarak kalmıştır.Sonrasında sanayileşmenin getirdiği yeni tehditler, şehirleşmenin karmaşıklığı ve doğanın dengesini bozan insan eli, yangın risklerini daha da artırdı. Özellikle son yıllarda, orman yangınları büyük bir tehdit haline geldi. Dikkatsizlik ve kimi zaman kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar, yemyeşil doğanın yerini gri küle bırakmasına sebep oldu.Tarih, alabilene derslerle doludur. Ahşap evlerin yanışını izleyen Osmanlı tulumbacılarından, gökyüzüne yükselen alevleri söndürmeye çalışan modern itfaiye ekiplerine kadar geçen süreç, insanın doğayla ve kendi ihmaliyle verdiği savaşın bir özetidir. Gelecekte benzer felaketleri önleyebilmek adına, yangına karşı daha dirençli yapılar inşa edilmeli, teknolojinin sunduğu imkanlardan faydalanarak erken uyarı sistemleri kurulmalı, ormanların korunmasına yönelik ciddi önlemler alınmalıdır. Bununla birlikte, halkın bilinçlendirilmesi ve yangınla ilgili eğitimlerin artırılması büyük önem taşımaktadır. Aksi halde, tarih tekerrür edecek, alevlerin yükseldiği her noktada geçmişin hayaletleri tekrar gün yüzüne çıkacaktır.Alevlerin yuttuğu her sokakta, her ormanda, her binada bir hikâye saklıdır. Ama asıl mesele, bu hikâyelerin sadece küller arasına gömülmeyip, geleceğe ışık tutmasını sağlamaktır.


عثمانلي دولتنده يانغينلر، أوزللكله استانبول كبي بيوك شهرلرده صيقجه قارشيلاشيلان فلاكتلردن بريدي. اخشاب ياپيلرڭ يايغينلغي، طار صوقاقلر و غلبه لك محله لر نه دنيله يانغينلر خيزله ياييلابيلييور، بيوك جان و مال غائبلرينه يول آچابيلييوردي. استانبولده چيقان بيوك يانغينلر، بعضًا كونلرجه سوره بيلير و قوجه محله لرڭ خراب اولمه سنه سبب اولابيليردي. بو سببله يانغينله مجادله ، عثمانلي اداره سي ايچون أونملي بر قونو اولمش و چشيتلي تدبيرلر كليشديريلمشدر.بو دونمده يانغينلرڭ أوڭلنمسي ايچون چشيتلي دوزنله مه لر ياپيلمشدر. بونلر آراسنده محله لرده كيجه دوريه لري كزديريلمسي، موم و قنديل قوللانيمنڭ بليرلي قوراللره باغلانمسي صاييلابيلير. آيريجه ، يانغين صوڭره سي ضرر كورن خلقڭ مغدوريتنى كيدرمك ايچون دولتڭ دستك صاغلاديغي ده بيلينمكده در.طولومبه اوجاغي و يانغين سونديرمه چاليشمه لريطولومبه اوجاغي، عثمانلي دولتنده يانغين سونديرمه تشكيلاتنڭ تمللريني آتان أونملي بر قورولوشدر. ايلك كز ١٨نجي يوز ييلڭ باشلرنده ، ٣نجي احمد دونمنده و صدر اعظم داماد ابراهيم پاشانڭ أوڭجيلگنده قورولان بو تشكيلات، استانبولڭ يانغينلره قارشي قورونمسي آماجيله اولوشديرولمشدر. طولومبه اوجاغنڭ اڭ أونملي أوزللگي، يانغين سونديرمه چاليشمه لرنده مودرن بر ياقلاشيمي بنمسه مسيدر. بو تشكيلات، طولومبه آدي ويريلن صو پومپه لريله طوناتيلمش اولوب، اگيتيملي بر اكيپ طرفندن يوڭتيلييوردى. يانغين چيقديغنده ، اوجاق منسوبلري خيزله اولاي يرينه اولاشارق يانغيني قونترول آلتنه آلمه يه چاليشييوردي. يانغين سونديرمه ايشلرنده قوللانيلان بو طولومبه لر، فرانسه دن كتيرتيلمش ويا يرلي اوسته لر طرفندن أورتيلمشدر.باشلانغيجده يڭيچري اوجاغنه باغلي اولارق فعاليت كوسترن طولومبه اوجاغي، داها صوڭره طوغريدن دولتڭ يوڭتيمنده پروفسيونل بر يانغين سونديرمه بريمي حالنه كلدي. تشكيلاتڭ أويه لري كنللكله فيزيكي اولارق كوچلي و جسور كيشيلردن سچيلير، اگيتيم آلارق يانغينلره مداخله ايتمه لري صاغلانيردي. بو نه دنله طولومبه جيلر، عثمانلي شهر حياتنده أونملي بر رول اوينايان و خلق طرفندن تقدير ايديلن كيشيلردي.عثمانليده بيوك يانغينلرعثمانلي دونمنده ، أوزللكله استانبولده برچوق بيوك يانغين ميدانه كلمشدر. بونلردن بعضيلري شونلردر:- ١٦٦٠ بيوك استانبول يانغيني: شهرده بيوك تخريباته يول آچان بو يانغين كونلرجه سورمش و برچوق محله يي يوق ايتمشدر.- ١٧٥٦ خواجه پاشا يانغيني: استانبولڭ مركزي بولكه لريني اتكيله ين بو يانغين، شهرڭ أونملي تجارت نقطه لرندن بعضيلريني خراب ايتمشدر.- ١٨٦٥ بيوك جبالي يانغيني: جبالي و چوره سنده كي محله لري صاران بو يانغين، عثمانلي يوڭتيمنڭ يانغينله مجادله ده فرقلي يوڭتملر كليشديرمسي كركليلگنى اورته يه قويمشدر.اطفائيه تشكيلاتنه كچيشزمانله ، عثمانلي دولتنڭ مودرنلشمه چابه لري قاپسامنده طولومبه اوجاغي ده كليشه رك بوكونكي اطفائيه تشكيلاتنڭ تملنى اولوشديردي. ١٩نجي يوز ييلڭ صوڭلرنده ، يانغينله مجادله ده بخار كوجيله چاليشان پومپه لر و داها كليشمش اكيپمانلر قوللانيلمه يه باشلاندي. نهايتنده ، ١٨٧٤ ييلنده استانبولده ايلك مودرن اطفائيه تشكيلاتي قورولمش و طولومبه اوجاغنڭ وظيفه لري بو قورومه دور ايديلمشدر.Osmanlı Devleti’nde yangınlar, özellikle İstanbul gibi büyük şehirlerde sıkça karşılaşılan felaketlerden biriydi. Ahşap yapıların yaygınlığı, dar sokaklar ve kalabalık mahalleler nedeniyle yangınlar hızla yayılabiliyor, büyük can ve mal kayıplarına yol açabiliyordu. İstanbul’da çıkan büyük yangınlar, bazen günlerce sürebilir ve koca mahallelerin harap olmasına sebep olabilirdi. Bu sebeple yangınla mücadele, Osmanlı idaresi için önemli bir konu olmuş ve çeşitli tedbirler geliştirilmiştir.Bu dönemde yangınların önlenmesi için çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Bunlar arasında mahallelerde gece devriyeleri gezdirilmesi, mum ve kandil kullanımının belirli kurallara bağlanması sayılabilir. Ayrıca, yangın sonrası zarar gören halkın mağduriyetini gidermek için devletin destek sağladığı da bilinmektedir.Tulumba Ocağı ve Yangın Söndürme ÇalışmalarıTulumba Ocağı, Osmanlı Devleti’nde yangın söndürme teşkilatının temellerini atan önemli bir kuruluştur. İlk kez 18. yüzyılın başlarında, 3. Ahmet döneminde ve Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın öncülüğünde kurulan bu teşkilat, İstanbul’un yangınlara karşı korunması amacıyla oluşturulmuştur. Tulumba Ocağı’nın en önemli özelliği, yangın söndürme çalışmalarında modern bir yaklaşımı benimsemesidir. Bu teşkilat, tulumba adı verilen su pompalarıyla donatılmış olup, eğitimli bir ekip tarafından yönetiliyordu. Yangın çıktığında, ocak mensupları hızla olay yerine ulaşarak yangını kontrol altına almaya çalışıyordu. Yangın söndürme işlerinde kullanılan bu tulumbalar, Fransa’dan getirtilmiş veya yerli ustalar tarafından üretilmiştir.Başlangıçta Yeniçeri Ocağı’na bağlı olarak faaliyet gösteren Tulumba Ocağı, daha sonra doğrudan devletin yönetiminde profesyonel bir yangın söndürme birimi haline geldi. Teşkilatın üyeleri genellikle fiziki olarak güçlü ve cesur kişilerden seçilir, eğitim alarak yangınlara müdahale etmeleri sağlanırdı. Bu nedenle tulumbacılar, Osmanlı şehir hayatında önemli bir rol oynayan ve halk tarafından takdir edilen kişilerdi.Osmanlı’da Büyük YangınlarOsmanlı döneminde, özellikle İstanbul’da birçok büyük yangın meydana gelmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:- 1660 Büyük İstanbul Yangını: Şehirde büyük tahribata yol açan bu yangın günlerce sürmüş ve birçok mahalleyi yok etmiştir.- 1756 Hocapaşa Yangını: İstanbul’un merkezi bölgelerini etkileyen bu yangın, şehrin önemli ticaret noktalarından bazılarını harap etmiştir.- 1865 Büyük Cibali Yangını: Cibali ve çevresindeki mahalleleri saran bu yangın, Osmanlı yönetiminin yangınla mücadelede farklı yöntemler geliştirmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.İtfaiye Teşkilatına GeçişZamanla, Osmanlı Devleti’nin modernleşme çabaları kapsamında Tulumba Ocağı da gelişerek bugünkü itfaiye teşkilatının temelini oluşturdu. 19. yüzyılın sonlarında, yangınla mücadelede buhar gücüyle çalışan pompalar ve daha gelişmiş ekipmanlar kullanılmaya başlandı. Nihayetinde, 1874 yılında İstanbul’da ilk modern itfaiye teşkilatı kurulmuş ve Tulumba Ocağı’nın vazifeleri bu kuruma devredilmiştir.

عثمانليده يانغينله مجادله ١٨نجي يوز ييلڭ باشلرينه قدر محله ساكنلرينڭ غيرتلريله سورديرولمشدر. آنجق بو طوروم، بيوك يانغينلرڭ أوڭنه كچمكده يترسز قالمشدر. طولومبه جي تشكيلاتنڭ قورولوشي، لاله دورنده (١٧١٨-١٧٣٠) نوشهرلي داماد ابراهيم پاشانڭ كيريشيملريله اولمشدر. باتيده قوللانيلان يانغين سونديرمه سيستملري اينجه لنمش و يانغين طولومبه لرينڭ عثمانلي يه قزانديريلمه سيله برلكده ، يانغينله مجادله ده پروفسيونل بر ياپي اولوشديرولمشدر.طولومبه جي تشكيلاتي، بليرلي بر دوزن ايچنده چاليشان، اگيتيلمش و ديسيپلينلي شخصلردن اولوشان بر قورومدي. بو تشكيلات، استانبول باشده اولمق أوزره بيوك شهرلرده يرلشديريلمش و بليرلي مركزلرده فعاليت كوسترمشدر. طولومبه جيلر، يانغين صيره سنده خيزله اولاي يرينه انتقال ايدر، طولومبه لر آراجيلغيله صويي يانغين محلنه يوڭلنديرير و آلولري قونترول آلتنه آلمه يه چاليشيرلردي.تشكيلاتڭ باشنده “سر طولومبه جي” بولونوردي؛ اونڭ آلتنده ايسه اكيپ باشلري و طولومبه جيلر. كنللكله اصناف تشكيلاتلريله ايچ ايچه اولان بو ياپي، يانغين آڭنده محله خلقيله برلكده چاليشيردي.طولومبه جيلرڭ وظيفه لريطولومبه جيلر، يالڭزجه يانغين سونديرمكله وظيفه لي دگلدي. عين زمانده شهرڭ كوگنلگي و دوزنيله ايلكيلي چشيتلي وظيفه لري ده بولونويوردي. بونلردن بعضيلري شونلردر:١. يانغين سونديرمه : اصل كورولري يانغينلرله مجادله ايتمك و يانغينلري خيزله قونترول آلتنه آلمقدي.٢. يانغين أوڭلمه : محله لرده دوريه كزرك يانغينه سبب اولابيله جك عنصرلري تثبيت ايدر و أوڭله ييجي تدبيرلر آليرلردي.٣. حلقه اگيتيم: محله خلقنه يانغين أوڭلمه و يانغين اثناسنده ياپيلمسي كركنلر قونوسنده بيلكي ويره رك شعورلانديرمه فعاليتلرنده بولونورلردي.٤. شهر كوگنلگي: يانغين سونديرمه نڭ ياڭي صيره كوگنلك و دوزن صاغلامه قونوسنده ده چاليشمه لرده بولونمشلردر.طولومبه جي كولتوري و صوسيال حياته اتكيسيطولومبه جيلر، يالڭزجه بر يانغين سونديرمه اكيبي دگل، عين زمانده عثمانلي شهر حياتنڭ أونملي بر پارچه سيدي. أوزل قيافتلري، مارشلري و جسارتلريله طوپلوم ايچنده بيوك بر اعتباره صاحبديلر. طولومبه جي مارشلري، بو مسلگڭ كولتورل ميراثي اولارق أونملي بر يره صاحبدر. أوزللكله يانغينه كيدركن سويله دكلري مارشلر، اونلرڭ جسارتنى و طايانيشمه سني سيمكه لردي.يانغين اولور بز يانغينه كيدرزدوز اووه ده ككليك كبي سكرزيوقوشلرده شاهين كبي اوچارزصنديق صنديقلر ايچنده چوق شانمز وارحضرت مولايه يالوارمه مز واربك اوغليندن قالقدق صنديق سلامتغلطه يه واردق قوپدي قيامتخرشيد بگم صنديق سڭا امانتصنديق صنديقلر ايچنده چوق شانمز وارحضرت مولايه يالوارمه مز وار.طولومبه جي تشكيلاتي زمانله مودرنلشمش، آنجق ١٩نجي يوز ييلده عثمانليده باتيلي طرزده قورولان اطفائيه تشكيلاتلرينڭ اورته يه چيقمسيله اسكي أونمنى غائب ايتمشدر. ١٩نجي يوز ييلڭ صوڭلرينه طوغري يريني تمامًا يڭي اطفائيه تشكيلاتنه بيراقمشدر.Osmanlı’da yangınla mücadele 18. yüzyılın başlarına kadar mahalle sakinlerinin gayretleriyle sürdürülmüştür. Ancak bu durum, büyük yangınların önüne geçmekte yetersiz kalmıştır. Tulumbacı Teşkilatı’nın kuruluşu, Lale Devri’nde (1718-1730) Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın girişimleriyle olmuştur. Batı’da kullanılan yangın söndürme sistemleri incelenmiş ve yangın tulumbalarının Osmanlı’ya kazandırılmasıyla birlikte, yangınla mücadelede profesyonel bir yapı oluşturulmuştur.Tulumbacı Teşkilatı, belirli bir düzen içinde çalışan, eğitilmiş ve disiplinli şahıslardan oluşan bir kurumdu. Bu teşkilat, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde yerleştirilmiş ve belirli merkezlerde faaliyet göstermiştir. Tulumbacılar, yangın sırasında hızla olay yerine intikal eder, tulumbalar aracılığıyla suyu yangın mahalline yönlendirir ve alevleri kontrol altına almaya çalışırlardı.Teşkilatın başında “Ser Tulumbacı” bulunurdu; onun altında ise ekip başları ve tulumbacılar. Genellikle esnaf teşkilatlarıyla iç içe olan bu yapı, yangın anında mahalle halkıyla birlikte çalışırdı.Tulumbacıların VazifeleriTulumbacılar, yalnızca yangın söndürmekle vazifeli değildi. Aynı zamanda şehrin güvenliği ve düzeniyle ilgili çeşitli vazifeleri de bulunuyordu. Bunlardan bazıları şunlardır:1. Yangın Söndürme: Asıl görevleri yangınlarla mücadele etmek ve yangınları hızla kontrol altına almaktı.2. Yangın Önleme: Mahallelerde devriye gezerek yangına sebep olabilecek unsurları tespit eder ve önleyici tedbirler alırlardı.3. Halka Eğitim: Mahalle halkına yangın önleme ve yangın esnasında yapılması gerekenler konusunda bilgi vererek şuurlandırma faaliyetlerinde bulunurlardı.4. Şehir Güvenliği: Yangın söndürmenin yanı sıra güvenlik ve düzen sağlama konusunda da çalışmalarda bulunmuşlardır.Tulumbacı Kültürü ve Sosyal Hayata EtkisiTulumbacılar, yalnızca bir yangın söndürme ekibi değil, aynı zamanda Osmanlı şehir hayatının önemli bir parçasıydı. Özel kıyafetleri, marşları ve cesaretleriyle toplum içinde büyük bir itibara sahiptiler. Tulumbacı marşları, bu mesleğin kültürel mirası olarak önemli bir yere sahiptir. Özellikle yangına giderken söyledikleri marşlar, onların cesaretini ve dayanışmasını simgelerdi.Yangın olur biz yangına giderizDüz ovada keklik gibi sekerizYokuşlarda şahin gibi uçarızSandık sandıklar içinde çok şanımız varHazret-i Mevlâ’ya yalvarmamız varBeyoğlu’ndan kalktık sandık selâmetGalata’ya vardık koptu kıyametHurşit Bey’im sandık sana emanetSandık sandıklar içinde çok şanımız varHazret-i Mevlâ’ya yalvarmamız var.Tulumbacı teşkilatı zamanla modernleşmiş, ancak 19. yüzyılda Osmanlı’da batılı tarzda kurulan itfaiye teşkilatlarının ortaya çıkmasıyla eski önemini kaybetmiştir. 19. yüzyılın sonlarına doğru yerini tamamen yeni itfaiye teşkilatına bırakmıştır.

عثمانلي دولتنده يانغينلر، أوزللكله اخشاب ياپيلرڭ يايغين اولديغي بيوك شهرلرده ، اڭ بيوك فلاكتلردن بري اولارق قبول ايديلييوردى. بو تهلكه يه قارشي كليشديريلن اڭ مهم تدبيرلردن بري ده يانغين قله لري اولدي. يانغينلرڭ ايركن تثبيت ايديلمسي و زماننده مداخله ايديلمسي آماجيله انشا ايديلن بو قله لر، شهر كوگنلگنڭ صاغلانمه سنده قريتيك بر رول اوينامشدر.يانغين قله لرينڭ رولي و أونمييانغين قله لري، عثمانلي شهرلرنده يانغينلري تثبيت ايتمك و يتكيليلري خيزله بيلكيلنديرمك آماجيله ستراتژيك نقطه لره يرلشديريلمش يوكسك ياپيلر اولارق انشا ايديلمشدر. يانغين كوزجيلري، قله لردن سوركلي كوزلم ياپارق شهرده هر هانكي بر دومان ويا آتش بليرتيسي اولوب اولماديغني قونترول ايدردي.يانغين تثبيت ايديلديگنده كوندوزلري بايراق ويا دومان، كيجه لري ايسه فنار و مشعله كبي كورسل اشارتلر قوللانيلارق يانغينڭ نره ده اولديغي بيلديريليردي. بيوك يانغينلرده طوپ آتيشلريله شهرده ايقاظلر ياپيليردي. بو سايه ده ، محله بكجيلري و طولومبه جي تشكيلاتي خيزله حركته كچه بيلير، يانغينه زماننده مداخله ايديله بيليردي.عثمانلينڭ أونملي يانغين قله لريعثمانليده أوزللكله استانبولده برقاچ أونملي يانغين كوزتله مه قله سي بولونمقده يدي. بونلر آراسنده غلطه قله سي، بايزيد يانغين قله سي و ايجاديه يانغين قله سي أوڭه چيقمقده در.- غلطه قله سي: استانبولڭ اڭ اسكي ياپيلرندن بري اولان غلطه قله سي، ١٨نجي يوز ييلدن اعتبارًا يانغين كوزتله مه آماجيله قوللانيلمشدر. آنجق ١٨٣١’ده كي بيوك يانغينده او ده خسار كورمش و تعمير ايديلمشدر.- بايزيد يانغين قله سي: استانبول أونيورسيته سنڭ ايچنده ير آلان قله ، ١٧٤٩ ييلنده انشا ايديلمش، چشيتلي يانغينلرده ضرر كورمش و ١٨٢٨’ده ٢نجي محمود طرفندن يڭيدن ياپديريلمشدر. استانبولڭ اڭ كنيش يانغين كوزتله مه آلانلرندن برينه صاحبدر.- ايجاديه يانغين قله سي: آناطولي ياقه سنده بولونان بو قله ، اسكدار و چوره سنده كي يانغينلري تثبيت ايتمك آماجيله قوللانيلمشدر. بوغازڭ كنيش بر آلاننه حاكم اولان قله ، يانغينلرڭ ايركن فرق ايديلمه سنه بيوك قاتقي صاغلامشدر.يانغين قله لرينڭ عثمانلي شهر حياتنده كي يريعثمانليده يانغين قله لري يالڭزجه يانغين كوزتله مه وظيفه سيله صينيرلي قالمامش، عين زمانده شهرلرڭ دوزننى صاغلامه قونوسنده ده أونملي بر مركز حالنه كلمشدر. شهر كوگنلگي آچيسندن حياتي بر رول اوينامشدر. طولومبه جي تشكيلاتلري ايله قوئوردينه لي چاليشان بو قله لر سايه سنده شهر يوڭتيمي، يانغين فلاكتلريني قونترول آلتنده طوتابيلمشدر. عثمانلي شهرجيلك آڭلايشنڭ و كوگنلك ستراتژيلرينڭ بر ميراثي اولان بو قله لر، حالا آياقده در و تاريخدن خبر ويرمكته درلر…Osmanlı Devleti’nde yangınlar, özellikle ahşap yapıların yaygın olduğu büyük şehirlerde, en büyük felaketlerden biri olarak kabul ediliyordu. Bu tehlikeye karşı geliştirilen en mühim tedbirlerden biri de yangın kuleleri oldu. Yangınların erken tespit edilmesi ve zamanında müdahale edilmesi amacıyla inşa edilen bu kuleler, şehir güvenliğinin sağlanmasında kritik bir rol oynamıştır.Yangın Kulelerinin Rolü ve ÖnemiYangın kuleleri, Osmanlı şehirlerinde yangınları tespit etmek ve yetkilileri hızla bilgilendirmek amacıyla stratejik noktalara yerleştirilmiş yüksek yapılar olarak inşa edilmiştir. Yangın gözcüleri, kulelerden sürekli gözlem yaparak şehirde herhangi bir duman veya ateş belirtisi olup olmadığını kontrol ederdi.Yangın tespit edildiğinde gündüzleri bayrak veya duman, geceleri ise fener ve meşale gibi görsel işaretler kullanılarak yangının nerede olduğu bildirilirdi. Büyük yangınlarda top atışlarıyla şehirde ikazlar yapılırdı. Bu sayede, mahalle bekçileri ve tulumbacı teşkilatı hızla harekete geçebilir, yangına zamanında müdahale edilebilirdi.Osmanlı’nın Önemli Yangın KuleleriOsmanlı’da özellikle İstanbul’da birkaç önemli yangın gözetleme kulesi bulunmaktaydı. Bunlar arasında Galata Kulesi, Beyazıt Yangın Kulesi ve İcadiye Yangın Kulesi öne çıkmaktadır.- Galata Kulesi: İstanbul’un en eski yapılarından biri olan Galata Kulesi, 18. yüzyıldan itibaren yangın gözetleme amacıyla kullanılmıştır. Ancak 1831’deki büyük yangında o da hasar görmüş ve tamir edilmiştir.- Bayezid Yangın Kulesi: İstanbul Üniversitesi’nin içinde yer alan kule, 1749 yılında inşa edilmiş, çeşitli yangınlarda zarar görmüş ve 1828’de 2. Mahmud tarafından yeniden yaptırılmıştır. İstanbul’un en geniş yangın gözetleme alanlarından birine sahiptir.- İcadiye Yangın Kulesi: Anadolu yakasında bulunan bu kule, Üsküdar ve çevresindeki yangınları tespit etmek amacıyla kullanılmıştır. Boğazın geniş bir alanına hâkim olan kule, yangınların erken fark edilmesine büyük katkı sağlamıştır.Yangın Kulelerinin Osmanlı Şehir Hayatındaki YeriOsmanlı’da yangın kuleleri yalnızca yangın gözetleme vazifesiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda şehirlerin düzenini sağlama konusunda da önemli bir merkez hâline gelmiştir. Şehir güvenliği açısından hayati bir rol oynamıştır. Tulumbacı teşkilatları ile koordineli çalışan bu kuleler sayesinde şehir yönetimi, yangın felaketlerini kontrol altında tutabilmiştir. Osmanlı şehircilik anlayışının ve güvenlik stratejilerinin bir mirası olan bu kuleler, hâlâ ayaktadır ve tarihten haber vermektedirler…

بر ملّتڭ كيملگي، ساده جه طوپراقلرنده دگل، ماضيسنده صاقليدر. طوپراغڭ درينلكلرنده صاقلانان تاريخي اثرلر كبي، بر ملّتڭ كولتورل حافظه سني طاشييان بلكه لر ده كچمشڭ يانقيسني بوكونه اولاشديران كوپرولردر. آرشيولر، بو كوپرولرڭ اڭ كوچلي آياقلريني اولوشديرور. تاريخڭ توزلي صحيفه لرنده كيزلنمش بلكه لر، مدنيتمزڭ شكللنيشني، آتالريمزڭ ايزلرينى، صوسيال و اقونوميك حياتمزڭ دونملره كوره ناصل دگيشديگني كوسترن قيمتلي شاهدلردر. استانبولده كي باش باقانلق آرشيوي، عثمانلينڭ كوركملي دولت حافظه سني ايچنده صاقلايان معظّم بر قولكسييونه صاحبدر. بو خزينه لر، زمان ايچنده برچوق آراشديرمه جينڭ تيتيز چاليشمه لريله كون يوزينه چيقاريلمش، آنجق حالا كشف ايديلمه يي بكله ين پك چوق بلكه بولونمقده در. آرشيولرڭ ديژيتاللشديريلمه سي، ايريشيله بيلير حاله كتيريلمسي يوڭنده أونملي آديملر آتيلمش؛ مخاطبلريني بكله مكده در.آرشيولر، يالڭزجه دولتڭ اداري مقانيزمه لرينڭ بلكه لري اولمه نڭ أوته سنده ، بر ملّتڭ حيات طرزينى، اينانجلريني، صنعتنى، معماريسني و ديلني ده ايچنده صاقلار. بوكون، عثمانلي دونمندن قالان پك چوق بلكه ، ديلمزڭ تاريخي سرواننى آيدينلاتيركن، يينه يرلشيم يرلرينڭ اسملرينڭ زمان ايچنده ناصل دگيشديگنه دائر برچوق ايپ اوجي، آرشيو بلكه لرنده صاقليدر. بو بلكه لر سايه سنده ساده جه جغرافيه نڭ دگل، كلمه لرڭ، دييملرڭ و ديلڭ دگيشيمنى ده تعقيب ايتمك ممكندر.مدنيتلرڭ اڭ بيوك ميراثلرندن بري اولان معماري اثرلر ده يينه آرشيولرده كي قيدلر سايه سنده كچمشڭ كولكه لرندن كونمزه اوزانير. بوكون آناطوليده ويا عثمانلينڭ حاكم اولديغي جغرافيه لرده وار اولان يا ده آرتيق ساده جه خرابه حالنده بولونان بنالر، آرشيولرده صاقلي كشف راپورلري، تعمير قيدلري و وقفيه بلكه لري ايله حالا ياشامه يه دوام ايتمكده در. دياربكردن بروسه يه ، اورفه دن استانبوله قدر پك چوق شهرده ، كچمشڭ كوركملي اثرلري يا بيلينچسزجه ييقيلمش يا ده زمانه يڭيك دوشمشدر. آنجق، بو اثرلرڭ وارلغنى بلكه له ين آرشيو دوكومانلري، اونلرڭ اصل كيملگنى قورومق و يڭيدن انشا ايتمك ايچون حالا المزده قالان اڭ دگرلي قايناقلردر.آرشيولر، يالڭزجه تاريخي حادثه لري دگل، عين زمانده بر طوپلومڭ صوسيال ياپيسني ده كوزلر أوڭنه سرر. عثمانلي دونمنه عائد بلكه لر، شخصلرڭ ملكيت حقلرندن، طوپلومده كي ستاتولرڭ اولوشومنه ، اقونوميك حياتده كي ديناميكلردن دولتڭ صوسيال پوليتيقه لرينه قدر كنيش بر يلپازه ده بيلكيلر ويرمكده در. طوپلومڭ صنف حركتليلگي، اقونوميك و صوسيال اتكيله شيملر، محكمه لرده كورولن دعوالر و تجاري حياتڭ ايشله ييشي كبي خصوصلر، آرشيولرده قيدلي بلكه لر سايه سنده دتايلي بر شكلده اينجه لنه بيلمكده در. بو بلكه لر، طوپلومڭ ناصل بر ياپيلانمه يه صاحب اولديغني، دگيشن صوسيو اقونوميك ديناميكلري و كيشيلرڭ طوپلوم حياتنه قاتيليم بيچيملريني آڭلامق آچيسندن بيوك بر قيمت طاشيمقده در.يينه ، عثمانلي دولتنڭ صوسيال يارديملاشمه آڭلايشنى كوسترن بلكه لر، طوپلومڭ ناصل بر طايانيشمه ايچنده اولديغني ده كوزلر أوڭنه سرر. كور بر أوگرنجينڭ اگيتيمي ايچون دولت خزينه سندن معاش باغلانمسي يا ده فنار ياقارق دڭزجيلري يوڭلنديرن درويشلره مادي دستك صاغلانمسي كبي اولايلر، عثمانلي طوپلومنڭ وجداني و صوسيال صورومليلق آڭلايشنى بلكه له ين أورنكلردن ساده جه برقاچيدر.بوكون، آرشيولرڭ ايچنده صاقلي اولان بو زنكينلكلرڭ بيوك بر قسمي، آراشديرمه جيلر طرفندن كشف ايديلمه يي بكله مكده در. تاريخ، ساده جه خاطره لرڭ طوپلامي دگلدر؛ عين زمانده كله جگي شكللنديرن بر معلّمدر. ترك كولتور تاريخي ايچون بها بيچيلمز دگر طاشييان آرشيولريمزڭ قورونمسي و دگرلنديريلمسي، كچمشله كله جگي برلشديرن اڭ أونملي كوپرولردن بريدر. اگر بو خزينه لره صاحب چيقمازسه ق، ميراث ييدي مثالي المزده كي اڭ بيوك دگرلري فرق ايتمه دن ييتيره جگز. اويسه كه ، تاريخڭ توزلي صحيفه لريني آچديغمزده ، اصلنده كندي كيملگمزي، كوكلريمزي و كله جگمزي كشف ايتمه امكاننه صاحب اولاجغز.Bir milletin kimliği, sadece topraklarında değil, mazisinde saklıdır. Toprağın derinliklerinde saklanan tarihî eserler gibi, bir milletin kültürel hafızasını taşıyan belgeler de geçmişin yankısını bugüne ulaştıran köprülerdir. Arşivler, bu köprülerin en güçlü ayaklarını oluşturur. Tarihin tozlu sayfalarında gizlenmiş belgeler, medeniyetimizin şekillenişini, atalarımızın izlerini, sosyal ve ekonomik hayatımızın dönemlere göre nasıl değiştiğini gösteren kıymetli şahitlerdir. İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Osmanlı’nın görkemli devlet hafızasını içinde saklayan muazzam bir koleksiyona sahiptir. Bu hazineler, zaman içinde birçok araştırmacının titiz çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmış, ancak hâlâ keşfedilmeyi bekleyen pek çok belge bulunmaktadır. Arşivlerin dijitalleştirilmesi, erişilebilir hâle getirilmesi yönünde önemli adımlar atılmış; muhataplarını beklemektedir.Arşivler, yalnızca devletin idari mekanizmalarının belgeleri olmanın ötesinde, bir milletin hayat tarzını, inançlarını, sanatını, mimarisini ve dilini de içinde saklar. Bugün, Osmanlı döneminden kalan pek çok belge, dilimizin tarihî serüvenini aydınlatırken, yine yerleşim yerlerinin isimlerinin zaman içinde nasıl değiştiğine dair birçok ipucu, arşiv belgelerinde saklıdır. Bu belgeler sayesinde sadece coğrafyanın değil, kelimelerin, deyimlerin ve dilin değişimini de takip etmek mümkündür.Medeniyetlerin en büyük miraslarından biri olan mimari eserler de yine arşivlerdeki kayıtlar sayesinde geçmişin gölgelerinden günümüze uzanır. Bugün Anadolu’da veya Osmanlı’nın hâkim olduğu coğrafyalarda var olan ya da artık sadece harabe hâlinde bulunan binalar, arşivlerde saklı keşif raporları, tamir kayıtları ve vakfiye belgeleri ile hâlâ yaşamaya devam etmektedir. Diyarbakır’dan Bursa’ya, Urfa’dan İstanbul’a kadar pek çok şehirde, geçmişin görkemli eserleri ya bilinçsizce yıkılmış ya da zamana yenik düşmüştür. Ancak, bu eserlerin varlığını belgeleyen arşiv dokümanları, onların asıl kimliğini korumak ve yeniden inşa etmek için hâlâ elimizde kalan en değerli kaynaklardır.Arşivler, yalnızca tarihî hadiseleri değil, aynı zamanda bir toplumun sosyal yapısını da gözler önüne serer. Osmanlı dönemine ait belgeler, şahısların mülkiyet haklarından, toplumdaki statülerin oluşumuna, ekonomik hayattaki dinamiklerden devletin sosyal politikalarına kadar geniş bir yelpazede bilgiler vermektedir. Toplumun sınıf hareketliliği, ekonomik ve sosyal etkileşimler, mahkemelerde görülen davalar ve ticari hayatın işleyişi gibi hususlar, arşivlerde kayıtlı belgeler sayesinde detaylı bir şekilde incelenebilmektedir. Bu belgeler, toplumun nasıl bir yapılanmaya sahip olduğunu, değişen sosyo-ekonomik dinamikleri ve kişilerin toplum hayatına katılım biçimlerini anlamak açısından büyük bir kıymet taşımaktadır.Yine, Osmanlı Devleti’nin sosyal yardımlaşma anlayışını gösteren belgeler, toplumun nasıl bir dayanışma içinde olduğunu da gözler önüne serer. Kör bir öğrencinin eğitimi için devlet hazinesinden maaş bağlanması ya da fener yakarak denizcileri yönlendiren dervişlere maddi destek sağlanması gibi olaylar, Osmanlı toplumunun vicdani ve sosyal sorumluluk anlayışını belgeleyen örneklerden sadece birkaçıdır.Bugün, arşivlerin içinde saklı olan bu zenginliklerin büyük bir kısmı, araştırmacılar tarafından keşfedilmeyi beklemektedir. Tarih, sadece hatıraların toplamı değildir; aynı zamanda geleceği şekillendiren bir muallimdir. Türk kültür tarihi için paha biçilmez değer taşıyan arşivlerimizin korunması ve değerlendirilmesi, geçmişle geleceği birleştiren en önemli köprülerden biridir. Eğer bu hazinelere sahip çıkmazsak, mirasyedi misali elimizdeki en büyük değerleri fark etmeden yitireceğiz. Oysaki, tarihin tozlu sayfalarını açtığımızda, aslında kendi kimliğimizi, köklerimizi ve geleceğimizi keşfetme imkanına sahip olacağız.

Köşe Penceresiرمضان شريفڭزي تبريك و بو رمضانده كي ليلۀ قدريڭزي و ليلۀ قدريمزي بيڭ آي قدر خيرلر، حسناتلر دفتر اعمالڭزه و اعمالمزه يازمه سني جناب حقّڭ حدسز رحمتندن نياز ايدييورز.Ramazân-ı Şerîf’inizi tebrîk ve bu Ramazândaki Leyle-i Kadr’inizi ve Leyle-i Kadrimizi bin ay kadar hayırlar, hasenâtlar defter-i a‘mâlinize ve a‘mâlimize yazmasını Cenâb-ı Hakk’ın hadsiz rahmetinden niyâz ediyoruz. (Emirdağ Lahikası 3, s. 251) 1. Beyitبیل قدرینی زیرا كه بو شهرك شب قدریبی شك سبب مغفرت عالمیاندرBil kadrini zîrâ ki bu şehrün şeb-i kadri Bî-şek sebeb-i magfiret-i ‘âlemiyândırEnderunlu Vasıf(7)*Kadrini kıymetini bilmek gerek! Zira bu mübarek ayın Kadir gecesi, şübhesiz insanların mağfiretine sebebdir.*Âlemiyân: İnsanlar2. Beyitنیجه روز اولكه شبی لیلۀ قدر رمضانفیضیاب اولدی او شب جملۀ اهل توحیدNice rûz ol ki şebi Leyle-i Kadr-i Ramazân Feyz-yâb oldı o şeb cümle-i ehl-i tevhîdBeyani(3)*Ramazan ayındaki mübarek Kadir gecesi öyle bir günün gecesi ki, o bereketli gecede ehl-i tevhidin cümlesi feyze nail olur. 3. Beyitبوكيجه بيڭ آی دن یكسه طاڭمی كه حققدرتیله شب قدر ايتد مقدّر بو كيجهBu gece bin aydan yegse tan mı ki HakKudretiyle şeb-i Kadr etdi mukadder bu gece Şeyhi(6)*Bu gecenin bin aydan daha hayırlı olmasına nasıl şaşılır ki? Hak Teala bizzat yüce kudretiyle Kadir gecesinin kıymetini takdir etti. 4. Beyitبیله لم قدرينی صومك كیجه قائم اولالماولمیه كوز كوره قدری كوزیمزدن پنهانBilelüm Kadrini savmun gice kâim olalum Olmaya göz göre kadri gözümüzden pinhânEdirneli Kâmi(4)*Gündüzünü oruçla geçirdiğimiz leyle-i Kadr’in gecesini ayakta geçirelim. Ta ki göz göre göre kıymeti gözümüzün önünden kaybolup gitmesin. 5. Beyitروزه نك هرشبی دونسه نوله قدره بختیكه اولوبدر رمضان آینه زیور قندیلRûzenün her şebi dönse nola Kadr’e Bahtî Ki olubdur Ramazân ayına zîver kandîl Bahti(2)*Şu mübarek ayın orucunun her gecesi Kadir gecesine dönse ne ola! Ara ki bul, ey Bahti! Ramazan ayına kandil süs olmadı mı? *Ziver: (fa.) Süs 6. Beyitلیلۀ قدری شرفبخش جهان اولمشدرصائمان تاكه دعاسن ایلر اول دم تقدیمرد اولنمز اوكیجه هركه دعا ایلر ایسهایلمش آنی بیان حضرت قرآن قدیمLeyle-i Kadr’i şeref-bahş-ı cihân olmuşdur Sâ’imân tâ ki du’âsın eyler ol dem takdîm Red olunmaz ol gice her ki du’â eyler ise Eylemiş ânı beyân Hazret-i Kur’ân-ı KadîmNazir İbrahim(5)*Kadir gecesi cihana şeref bahşedilmemiş midir? Ta ki oruçlular o dem dualarını takdim eylerler. O gece her ne ki dua eylerler, reddolunmaz. Gün ağarana kadar selâmet… 7. Beyitشاهد نور هدانك زلف مشك افشانیسڭمرحبا ای لیلة القدر مبارك مرحباخلقه بیڭدن خیرلی خالقڭ احسا(نی)سڭمرحبا ای لیلة القدر مبارك مرحباŞâhid-i nûr-ı Hüdânun zülf-i müşk-efşânısın Merhabâ ey Leyletü’l-Kadr-i mübârek merhabâ Halka binden hayırlı Hâlıkun ihsâ(nı)sın Merhabâ ey Leyletü’l-Kadr-i mübârek merhabâMusa Kâzım Paşa (8)*Hüda’nın nurunun şahidinin (asm) misk saçan kara saçısın, merhaba ey mübarek Kadir gecesi merhaba! Halka bin günden hayırlı Hâlıkın ihsanısın, merhaba ey mübarek Kadir gecesi merhaba! Hoş geldin, safalar getirdin! Kaynakça1. BEDİÜZZAMÂN, Saîd Nursî, (2020), Osmanlıca Emirdağ Lahikası 3, İstanbul: Hayrât Neşriyât2. Divan-ı Bahti, Millet Yazma Eser Kütüphanesi, Ali Emiri Manzum, No: 53 (v. 5A)3. Divan-ı Beyani, İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi, Nekty, 10047 (v. 103A)4. Divan-ı Kâmî, İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi, Nekty, 02892 (v. 4A)5. Divan-ı Nazira, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, Lala İsmail, No: 493 (v. 29A)6. Divan-ı Şeyhi, Millet Yazma Eser Kütüphanesi, Ali Emiri Manzum, No: 238 (v. 78B)7. Enderunlu Vasıf, (1257), Divan, Kahire: Bulak Matbaası (s. 13)8. Külliyat, Milli Kütüphane, Yazmalar, B 1015 (s. 417)9. http://katalog.istanbul.edu.tr/10. https://kulliyat.risale.online/11. http://lugatim.com/12. https://portal.yek.gov.tr/

دگرلي دوستلر، ديلڭ ياپي طاشي اولان كلمه لرڭ دگيشيم و دونوشومني اينجه له ين، كوكنلريني آراشديران بيليم دالنه “اتيمولوژي” دييورز. اتيمولوژينڭ عربجه ده قارشيلغي ايسه “اشتقاق” علميدر. بو ايشڭ اوزمانلرينه “اتيمولوغ”، ويا “كوكن بيليمجي” ويا “اشتقاقجي” دينمكده در. بو مبارك رمضان آينده “حكم” كلمه سنه و اوندن توره ين كلمه لره بر يولجيلق ياپاجغز.Değerli dostlar, dilin yapı taşı olan kelimelerin değişim ve dönüşümünü inceleyen, kökenlerini araştıran bilim dalına “Etimoloji” diyoruz. Etimolojinin Arapçada karşılığı ise “iştikak” ilmidir. Bu işin uzmanlarına “etimolog”, veya “köken bilimci” veya “iştikakçı” denmektedir. Bu mübarek Ramazan ayında “hüküm” kelimesine ve ondan türeyen kelimelere bir yolculuk yapacağız.HÜKÜM: Kur’an kökenli olan bu kelime dilimizde çok canlı bir şekilde kullanılmaktadır. “Bir şey hakkında verilen karara ve yargıya” hüküm denilir. Arapça olan bu kök kelime, pek çok kelimenin de türemesine vesile olmuştur. Mesela hüküm kelimesinde “Önem, kuvvet, tesir, geçerlilik” gibi manalar vardır. “Artık hükmünü kaybetti.” “Ne hükmü var?” “Bu ilâç zehrin hükmünü ortadan kaldırır.” deriz. Ayrıca hüküm kelimesinde “emir, buyruk” manası da bulunur. Eskiden “son hüküm padişahın” denirdi. Hüküm kökü Farsça “dar” eki alarak padişah anlamında “hükümdar” kelimesine dönüşür. Yine Farsça “ran” eki alarak “hükümran” şekliyle hüküm süren, hâkim olan kimse manasına gelmektedir.Hükümle ilgili pek çok da deyimlerimiz dilimizi zenginleştirmiştir. “Hüküm Vermek, Hüküm Sürmek, Hüküm Giymek, Hükümlü, Hükmünü Yürütmek, Hükmünü İcra Etmek, Hükmü Olmamak, Hükmü Geçmek, Hükmü Bir Şeye Geçmemek, Hükümsüzdür! Hükmünde Olmak, Hüküm Fermâ Olmak” gibi pek çok deyim Türkçemizde canlı bir şekilde kullanılmaktadır.AHKAM: Hüküm kelimesinin çoğuludur. “Hükümler, kanunlar, emirler, buyruklar” manasına gelir. “Kur’ânın ahkamı” dendiğinde Kur’ân içindeki hükümlerden bahsetmiş oluruz. Ahkam kelimesi farklı deyimlerle dilimizde kullanılır. Mesela “Ahkâm kesmek”, “Ahkâm yürütmek” “Ahkâm çıkarmak” gibi.HÂKİM: “Hükmeden, buyruğunu yürüten, hâkimiyet kurmuş olan, egemen” manasına gelen bu kelime dilimizde çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Mesela “Adalet yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışları ve anlaşmazlıkları hukuka göre halletmek ve adâleti gerçekleştirmek üzere devlet tarafından tayin edilen kimselere” hâkim deriz. Bir yeri yüksek bir açı ile gören yere “hâkim nokta” deriz. Zamanın padişahına eskiden “hâkim-i vakt” denirdi. Kadim gelenekte Rabbimizin ebedi, mutlak hâkim olduğunu ifade etmek için “Hâkim-i Hakiki” denirdi. Hüküm veren hâkim eğer hanım ise kelime sonuna müenneslik (dişillik) alameti olarak bir “he” eklenir “hâkime” denirdi.HÂKİMİYET: Hükm kökünden türeyen bu kelime önce “ḥâkim” şeklinde kendini gösteriyor sonra “yapma mastar eki” olan “-iyyet” yani “lık, lik” eki ile “hükümranlık, egemenlik, üstünlük” gibi manalara gelir.MAHKÛM: “Hükmetmek” türeyen bir kelime de budur. “Bir mahkemede yargılanıp hakkında hüküm verilmiş olan kişi, hükümlü” manasındaki bu kelime dilimizde yaygın kullanılan bir kelimedir. Toplumda “Bir şeyi yapmaya mecbur olan, kişilere de mahkûm deriz. Kronik bir hastanın ilaçları kullanmaya mahkûm olması gibi. Diğer yandan “gitmekte olduğu kötü sonuçtan kaçınamayan şeyler” hakkında da kullanılır. Söz gelimi “Yıkılmaya mahkûm bir ev” deriz.MAHKEME: Hüküm kökünden türeyen bir başka kelime de mahkemedir. “Davaların incelenerek yürürlükteki kanunlara göre hükme bağlandığı yere, mekâna” mahkeme denir. Diğer yönden “adâleti yerine getirmekle görevli hâkim veya hâkimlerin başkanlığında kurulan heyete de mahkeme heyeti denir. Ayrıca “bu heyetin huzurunda görülen dava ve duruşmaya da” mahkeme denir. Mesela “Mahkeme beklenenden çok uzadı.” deriz. Mahkeme kelimesi ile beraber kullandığımız pek çok atasözü ve deyimlerimiz de vardır. Mesela “Mahkeme Kadıya Mülk Değil!” “Mahkeme-i Kübra (Mahşerdeki En Büyük Mahkeme), “Mahkemelik Olmak”, “Mahkeme Kapısı”, “Mahkemede Dayısı Olmak”, “Mahkemeye Düşmek” gibi.HAKEM: “Bir anlaşmazlığı veya bir olayı halletmek üzere taraflar arasında hükmeden, hüküm vermek için seçilen kimseye” denilir. Ayrıca Rabbimizin de “hikmetler hükmeden, her şeyin hükmünü veren, haklıyı haksızı ayıran, cezayı, mükâfatı hakkıyla uygulayan” anlamında bir ismi vardır. Hakem esmâ-i hüsnâdan Allah’ın en güzel isimlerindendir.TAHKİM: Bu kelime de aynı kökten türer. Hükümden dilimizde pek kullanılmayan “sağlamlaştırma” anlamında “ihkam” fiili türemiştir. Bu fiilden de “sağlamlaştırılmış şey” manasında “muhkem” kelimesi türetilir. İşte “tahkim” de “kuvvetlendirme, sağlamlaştırma” anlamında bir fiildir. Mesela bu fiili kullanırken “Çatlaklara çimento dökülerek kubbe tahkim edildi” deriz.Tahkimin ikinci bir manası da hukuk alanında kullanılır. “Hukuki olarak taraflar arasında herhangi bir ihtilâfın hallini hakeme havale etmeye” tahkim denir. “Tahkim kurulu, tahkim heyeti” “tahkime gitmek” ifadeleri sosyal hayatta çokça kullanılan ifadelerdir.TAHKİMÂT: Tahkim fiili çoğul eki olan “at” ile beraber de kullanılır. “Bir yeri düşman saldırısına karşı koyabilecek şekilde sağlamlaştırmak için hazırlanan hendek, siper vb. çeşitli savunma ve haberleşme tesislerini yapmaya veya bu tesislere” de tahkimat denir.TAHAKKÜM: “Hükmetmek” türeyen bir kelime de tahakkümdür. “Baskı yaparak hükmetme, zorbalıkla hüküm sürme” manasına gelen kelime dilimizde hala yaşayan canlı bir kelimedir. Mesela “Moğollar işgal ettikleri beldeleri tahakkümle yönettiler.” “Görünüşte uygar gözüken batı aslında sömürgecidir, tahakkümle hareket eder.” Tahakküm fiilini yapan kişiye “mütehakkim” denir. Bir de “mütehakkimane” ifadesi vardır, “zorbaca, zorbalıkla, tahakküm edercesine” anlamına gelir.İSTİHKAM: Askeri bir tabir olan bu kelime de “ihkam” fiilinden türer. “Düşmana karşı savunmak için yapılan yer, savunma amacıyla arazi üzerinde yapılan her türlü inşaat ve siperlere” bu isim verilir. Askeriyede bu işle meşgul olan sınıfa “istihkamcı” denilir.MÜSTAHKEM: İstihkamcıların yaptığı bu sağlam, dayanıklı, metin, muhkem yapılara “müstahkem” denilir.

امير احمد بخاري حضرتلري، ١٤٤٥’ده بخاراده دنيايه كلمشدر. نقشبندي سلسله سنده بولونان محمود انجيرفغنوي حضرتلرينڭ طورونيدر. عين زمانده سيّد اولان امير احمد بخاري، شيخ عبد الله الٰهي ايله برلكده كوتاهيه سيماوه كلدي. داها صوڭره شيخنڭ امريله استانبوله كيتدي. استانبولده ايلك اولارق شيخ وفا حضرتلرينڭ ياننه كله رك، اونڭ تكيه سنده قالدي. بر مدّت صوڭره شيخ عبد الله الٰهي، استانبوله كله رك ١٤٧٧’ده امير احمد بخاري يه اجازت ويردي. بونڭ أوزرينه امير احمد بخاري، استانبولده كي ايلك نقشبندي ارشادينى باشلاتان كيشي اولدي. امير بخارينڭ ارشادي ياييلوب، طلبه لري چوغالنجه سلطان ٢نجي بايزيد طرفندن اونڭ ايچون جباليده اونقاپاني جوارنده بر مسجد و درويش حجره لري ياپديريلمشدر. بويله جه بوراسي بر نقشبندي تكيه سي حالنه كلدي. شيخ احمد بخاري، كونمزده ده بو تكيه نڭ حضيره سنده مدفوندر. نقشبنديلرڭ صاييسي زمانله آرتديغي ايچون ادرنه قاپي ايله ايوانسرايده برر تكيه نڭ داها آچيلديغني كورويورز. هر تكيه كبي امير احمد بخاري تكيه سنڭ كيدرلري ايچون ده خير سورلر طرفندن كيمي يرلرده كلير كتيرن ملكلر وقف ايديلمشدر. بونلردن بريسي، عبدالعزيز آغا طرفندن ادينجكده وقف ايديلن دگرمن، باغ و دكّاندي. بو ملكلردن الده ايديلن كليرلر اسكدارده كي سليميه دركاهي ايله شيخ امير بخاري تكيه سنه بولوشديروله جكدي. وقف ايديلن بو ملكلر، بري باليكسرلي و بري برغمه لي اولان ايكي عثمانلي وطنداشنه احاله اولونمشدر. آنجق احاله اولونان بو كيشيلر، أوده مه لري كركن كرا بدللرينڭ بر قسمنى تكيه لرڭ وقفلرينه أوده مه مشلردر. بو ده آراده ياپيلان احاله سوزلشمه سنڭ فسخ ايديلمه سني كركديرييوردى. ايكي تكيه نڭ وقفلرينڭ صورومليلري، ٣ تمّوز ١٨٥٤ تاريخنده صدر اعظمه بر ديلكچه (٩٧/٢٦) ويره رك بو صورونڭ چوزومي ايچون اردك قائممقامنه بر امرنامه كوندريلمه سني طلب ايتمشلردر. Transkripsiyonu Tarih: Hicrî 7 Şevval 1270 (Milâdî 3 Temmuz 1854)(1)Hû(2)Hüdâvendigâr-ı sâbık cennetmekân fidevs-i âşiyân Gazi Sultan Mahmud Han tâb-ı serâh hazretlerinin ihyâ-gerdesi olan Kapan-ı Dakîk civârında kâin Şeyh Ahmed el-Buharî hazretlerinin dergâh-ı (3)şerîfiyle Üsküdar’da vâki Selîmiye dergâh-ı şerîfine ashâb-ı hayrâttan merhûm Abdülazîz Ağa’nın vakfeylediği Edincik kazâsında kâin değirmen ve bağ ve mağaza ve sâireyi (4)geçen altmış sekiz senesi Haziranı’ndan itibâren beher senesi dört bin beş yüz kuruş olmak üzere beş seneliği Bergamalı Gregor ile Balıkesirli Nikogos’a bâ-kontorato (5)ihâle olunmuş ve beher senenin îcârı senesi hitâmında kâmilen mersûmân tarafından îfâ olunmak ve îfâ olunamadığı hâlde mezkûr kontorato bi’l-fesh âharına (6)ihâle kılınmak ve hîn-i teslîminde kâffe-i demirbaş eşyâsıyla beraber teferruât-ı sâiresi hey’et-i sâbıkı veçhile yine devir ve teslîm olunmak ve şâyed bir eşyâsını (7)zâyi edip de teslîm edemedikleri sûrette takdîr olunan pahasını te’diye eylemek mukâveleleri şürût-ı ihâlemiz îcâbından bulunmuş iken altmış sekiz Haziranı’ndan (8)işbu yetmiş Haziranı gâyetine kadar iki senelik işlemiş îcârı olan dokuz bin kuruştan şimdiye değin iki bin kuruş Selîmiye Dergâhına (9)ve bin beş yüz kuruş dahî Şeyh Ahmed el-Buharî dergâh-ı şerîfine teslîm eylemişler ve kusûr kalan beş bin beş yüz kuruş hezar defa metâlibe olunmuş ise de (10)tahsîl olunamadığından başka mesmûâtımıza göre demirbaş eşyâlarının ekserîsini telef ve izâa etmiş olduklarından (11)ve bu sûret-i şürût-ı ihâlemizin bi’l-vücûh mugâyiri bulunmuş idüğünden bu defa Selîmiye dergâh-ı şerîfi tarafından damadımız Mehmed Efendi (12)ve Şeyh Ahmed el-Buharî dergâh-ı şerîfi tarafından Şeyh Osman Efendi zikr olunan bağ ve mağaza ve değirmen ile vakf-ı mezkûrun (13)teferruât-ı sâirelerini bizzât muâyene ve rü’yet etmek ve şu kusûr kalan îcârı dahî ahz eylemek (14)ve beyân olunan şürûtun mugâyiri bir hâlât zuhûra getirilmiş ise kontorato mûcibince meclis marifetiyle (15)icrâ-yı îcâbına bakmak üzere mûmâ-ileyhimâ kulları mahall-i mezkûra i’zâm kılınacağından hakk-ı dervişânelerinde (16)hürmet ve riâyet-i lâyıkanın îfâsıyla beraber husûs-ı meşrûhaların tesviyesinde dahî (17)teshîlât-ı mukteziye icrâ ve mûmâ-ileyhimâ hâzır oldukları hâlde bâ-ma’rifet-i şer’-i şerîf-i (18)meclisi tesviye ve icrâ ve vakf-ı şerîfin her veçhile hasârdan (19)vikâye olunmasına i’tinâ olunmak üzere ekîdü’l-mazmûn olarak (20)Erdek Kaymakamı kullarına hitâben bir kıta emirnâme-i sâmî cenâb-ı (21)sadr-ı a’zamîleri erzân buyurulmak bâbında irâde hazret-i (22)men lehü’l-emrindir fî 7 Şevval sene 1270(23)Ed-dâî (imza)(24)Ed-dâî (imza)BELGE NO: BOA, A.}DVN, 97/26

Osmanlı Devleti’nde yangınla mücadele, evvelâ Yeniçeri Ocağı bünyesinde teşkil olunan bir yangın birliğiyle başlamıştır. Ocak bu görevi yerine getirirken başlangıçta basit bir usul takip etmiş ve halkın desteğinden faydalanmıştır. 18. yüzyılda Fransız asıllı Gerçek Dâvud’un (David) yangın tulumbasını Osmanlı topraklarına getirmesi, bu alanda önemli bir gelişme sağlamıştır. Dâvud Ağa, İstanbul’da Tulumbacı Ocağı’nı kurarak yangınlarla mücadelede daha muntazam ve tertipli bir yaklaşımın temelini atmıştır.1826 senesinde Yeniçeri Ocağı’nın ilgasından sonra, yangınla mücadele işlerini Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusunun içinde kurulan bir yangıncı taburu devralmıştır. Fakat bu askeri teşkilat da zamanla yetersiz kalmış ve yangınlara karşı gereken müdahale zamanında yapılamamıştır.1868 senesinde çıkarılan Dersaadet Belediye Nizamnamesi ile yangınla mücadele hizmetleri İstanbul Belediyesi’ne tevdi edilmiştir. Bu geçişle birlikte, belediyeler yangın söndürme ve mücadele işlerini daha müesseseleşmiş bir şekilde yürütmeye başlamışlardır. Fakat belediyelere bu vazifenin verilmesi, sistemin tam manasıyla bir profesyonellik kazanmasını sağlamamıştır. Belediyelerin karşılaştığı başlıca zorluklar, yetersiz eğitimli personel ve modern aletlerin eksikliği olmuştur. Bu da, yangınlara müdahale sürecinin verimli bir şekilde işlemesine mani olmuştur.1874 senesinde Ödön Seçenyi Paşa İstanbul’a davet edilmiş ve onun teklifleriyle İstanbul’daki itfaiye teşkilatı yeniden şekillendirilmiştir. Seçenyi, Macaristan’daki nizamlı itfaiye birimlerinden istifade ederek, İstanbul’daki teşkilatı daha modern ve iyi bir hâle getirmiştir. Bu ıslahatlarla birlikte, yangınla mücadele yeniden bir askerî yapılanmaya kavuşturulmuştur. Ancak, evvelki askerî teşkilatlardan farklı olarak, bu yeni nizam çok daha profesyonel, disiplinli ve modern bir yaklaşımı benimsemiştir. Eğitimli personel, yeni yangın söndürme araçları ve güçlü bir hiyerarşik yapı ile İstanbul’daki itfaiye teşkilatı çok daha faal ve verimli çalışmaya başlamıştır.Buna rağmen yangınlarda zaman zaman yetkililerin ihmali veya gecikmesi hem kamu düzenini hem de halkın güvenliğini tehlikeye atabilmiştir. Bundan dolayı Osmanlı Devleti’nde yangına müdahale etmekte geç kalan veya ihmalkâr davranan yetkililere görevden alma, hapis cezası, maddi tazminat gibi cezalar verilmiştir.Bu sayımızda yangınlarda ihmali geçenlere soruşturma açılması ve cezalandırılmasına ilişkin üç belge sunuyoruz. Bu vesikalardan, yangının söndürülmesiyle ilgili görevlerini yerine getirmedikleri için Salih Ağa ve Süleyman Ağa’nın on beşer gün hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili olanı dikkat çekmektedir. Vesika 1 İtfaiye Alayı’ndan Mülazım-ı Sani Salih Ağa’nın yangın ihbarı karşısında yangın borusunu zamanında çaldırmaması ve Mülazım-ı Evvel Süleyman Ağa’nın da taburla beraber yangın mahalline gitmemesinden dolayı on beşer gün hapislerine karar verilmesine dair 2. Divan-ı Harb’in karar mazbatasının ekli olarak İkinci Fırka Kumandanlığı tarafından Hâssa Erkân-ı Harbiye Dâiresi’ne gönderilmesi (17 Mayıs 1897) ve Erkân-ı Harbiye’nin cevabi yazısı (24 Haziran 1897)İkinci Fırka-i Hümâyûnu569Hüve(1) Yâver-i Ekrem ve Hâssa Ordu-yı Hümâyûnu Müşîriyet-i celîlesine(2) Devletlü efendim hazretleri,(3) İtfâiye alayının birinci taburunun üçüncü bölük mülâzım-ı sânîsi olup nöbetçi mülâzımı bulunan Salih Ağa’nın Galatasarayı’nda bulunmakta olan binbaşısı (4) tarafından posta gönderilerek harîk zuhûr ettiği ihbâr olunduğu ve derhâl yangın borusu çaldırması lâzım geldiği hâlde boruyu vaktiyle çaldırmayarak ihmâl (5) etmesinden taburun hareketi yarım saat kadar teahhur ettiğine ve ikinci bölük mülâzım-ı evveli Süleyman Ağa’nın dahi taburla beraber harîk mahalline gitmediğinden dolayı (6) on beşer gün müddetle hapsi ve tevkîflerine dâir verilen fî 14 Nisan sene 313 tarih ve 129 numerolu Dîvân-ı Harb mazbatasının leffen ʻarz (7) ve takdîm kılındığı maʻrûzdur. Ol bâbda emr ü fermân hazret-i men lehü’l-emrindir. Fî 13 Zi’l-hicce sene 314 ve fî 5 Mayıs sene 313(8) İkinci Fırka-i Hümâyûn Kumandanı (9) Müşîr bende Şevket (imza)(10) Re’y-i şuʻbeye fî 10 Mayıs sene 313*(11) Mûmâ-ileyhimâ haklarında İkinci Dîvân-ı Harb-i Dâimî’den tahdîd olunan on beşer gün müddetle hapisleri muvâfık-ı hükm-i kānûn bulunmuş olduğundan makrûn-ı re’y ve irâde-i celîle-i (12) müşîrîleri olduğu hâlde İkinci Fırka kumandanlığına tezkire-i aliyye-i âsafâneleri baʻde’t-tastîr keyfiyet töhmet ve mücâzâtları kaydları bâlâsına bi’l-işâre iʻâde olunmak üzere (13) İkinci Şuʻbe’ye tevdîʻi ve bu vechile şuʻbe-i mezkûrece dahi muʻâmele-i kaydiyeleri îfâ olunarak şuʻbeye iʻâde olunduktan sonra ʻale’l-usûl şehriye cedveline idhâlen (14) Muhâkemât Dâire-i celîlesine irsâli lâzım gelür.(15) Fî 18 Mayıs sene 313(16) Hâssa Erkân-ı Harbiye Dâiresi Birinci Şuʻbesi (mühür)(17) Mûcebince verildi.*(18) Mûmâ-ileyhimin keyfiyet-i mücâzâtları kaydları bâlâlarına işâret kılınmış olmakla Birinci Şuʻbe’ye tevdîʻ kılındı. Fî 12 Haziran sene 313.(19) Hâssa Erkân-ı Harbiye Dâiresi İkinci Şuʻbesi (mühür) Vesika 2 Karahisar-ı Sahib Sancağı Belediye Reisi Galib Beyzade Bekir Efendi’nin Belediye’ye ait vazifelerini ihmal ettiği ve şahsi menfaatini temine çalıştığı, itfaiye alet ve edevatının hazır bulundurulmasına önem vermeyerek son çıkan büyük yangında yangınzedeleri perişan ettiğine dair Ermeni Patrikliği’nin şikâyetinin tahkiki ve gerekenin ifası talebi hakkında Dâhiliye Nezareti’nden Hüdavendigar valiliğine yazılan şukka. (20 Ocak 1903)Dâhiliye Mektûbî KalemiEvrâk numerosu: 1901/30Müsevvidi: Bende Mehmed AsımTesvîd târîhi: 30 Kânûn-i Evvel sene 318Târîh-i tebyîzi: 20 Şevvâl sene 320 / 6 Kânûn-i Sânî sene 318(1) Hüdavendigar Vilâyet-i aliyyesine(2) Yazıla(3) Karahisâr-ı Sâhib sancağı beledî reisi Gâlib Beyzâde Bekir Efendi’nin belediyeye ʻâid vezâifi îfâda tekâsülüyle beraber menfaʻat-i şahsiyyesini (4) te’mîne çalıştığı ve âlât ve edevât-ı itfâiyenin dâimâ hâzır bulundurulmasına aslâ ehemmiyet vermediği ahîran vukûʻ bulan harîk-i kebîrde dahi (5) tahakkuk ettiği ve o esnâda sekr hâlinde bulunduğu ve harîkzedegânın iskân ve îvâlarıyla hastagânın tedâvîsi zımnında kendisine edilen vesâyâyı (6) ısgâ etmeyip hastagânın sefîl bir hâlde kaldığı mahallinden bâ-varaka bildirildiği beyânıyla mûmâ-ileyhin tebdîli (7) niyâzını hâvî Ermeni Patrikhânesinden verilen varaka leffen tesyâr kılındı. Şâyân-ı nazar-ı dikkat bulunan münderecâtına göre (8) serîʻan bi’t-tahkîk iktizâsının îfâ ve netîcesinin inbâsına himem-i ʻaliyyeleri masrûf buyurulmak bâbında. Vesika 3 Sultanahmet yangınında ihmali görülen ve yangının genişlemesine sebep olan belediye memurları, tulumbacılar ve itfaiye heyeti hakkında soruşturma açılması hakkında Dâhiliye Nezareti’nden Şehremaneti’ne yazılan tezkire (22 Ocak 1911)Dâhiliye Nezâreti Muhâberât-ı Umûmiye DâiresiMüsevvidi: Kemaleddin (İmza)Târîh-i tesvîd: Fî 9 Kânûn-i Sânî sene 326Târîh-i tebyîz: Minhu 10(1) Şehremânet-i behiyyesine(2) Geçenki Sultanahmed yangınında beledî me’mûrîni ile tulumbacıların ve bi’l-hâssa itfâiye hey’etinin meşhûd (3) olan betāet ve tekâsülleri ve itfâiye âlât ve levâzımının noksân olarak getirilmesi harîkin tevessüʻüne sebeb (4) olduğu haber verildiğinden tahkîkât-ı lâzıme icrâsıyla ihbâr-ı vâkıʻın sübût-ı sıhhati hâlinde bu bâbda tekâsülleri görülenler (5) hakkında muʻâmele-i mukteziye icrâ ve neticeden nezârete de maʻlûmât iʻtâsı bâbında.(6) Tebyîz (7) (Bâ-emr-i ʻâlî-i nezâretpenâhî)DH_MTV__00043_00011_001_001KELİMELER:Betāet: YavaşlıkHarîk: YangınHarîkzedegân: YangınzedelerHastagânın: HastalarHimem: GayretlerIsgâ: Kulak verme, söyleneni kabul etmeİnbâ: Haber vermeÎvâ: Yerleştirme, barındırmaLeffen: Ek olarakMakrûn: Ulaşmış, kavuşmuşMasrûf: Sarfedilmiş, yöneltilmiş, çevrilmişMûmâ-ileyhimâ: Adı geçenler (iki kişi)Mülâzım-ı evvel: ÜstteğmenMülâzım-ı sânî: TeğmenMüşîr: Mareşal, orgeneralSekr: SarhoşlukTeahhur: GecikmeTekâsül: TembellikTesyâr: Gönderme

EL-HADÎSÜ’S-SÂBİʻ(1) Kāle Resûlullâh sallallâhu ʻaleyhi ve sellem: “İzâ erâdallâhu bi-emîrin hayran ceʻale lehû vezîra sıdkın in nesiye zekkerahû ve in zekera eʻânehû” Kaçan Hakk subhânehû ve teʻâlâ bir pâdişâha hayır murâd eylese anın çün bir vezîr-i sādık ihsân ider. Ferâmûş itdiği mehâmmı tezkîr ve ihtār idüb ve zikr itdiği umûra muʻâvenet ider. Bu hadîs-i şerîfin mazmûn-ı münîfinden müstefâd olan budur ki; pâdişâh-ı ʻâdil her ne kadar ʻâkıl ve kâmil ve mesālih-i ʻibâdullâha kâfil ise de bir vezîr-i müşîr-i sāib-i tedbîre muhtâcdır ki sadâkat ile hidmet idüb cihâniyâna sebeb-i râhat ola. Hukemâ demişlerdi ki; “es-sultānü yehtâcü ile’l-vezîri’l-ʻâkıli’s-sālihi li-yuzhiru ileyhi sırrahû ve yüdebbiru meʻahû ru’yetehû” Islâh-ı mizâc-ı ʻâlem tedbîr-i vezîr-i isabet-pezîre muhtâc olduğu ecilden Hakk teʻâlâ hayır murâd itdiği pâdişâha vezîr-i sādık ihsân ider ki kāʻide-i nizām-ı mülk ü millet hüsn-i sūret bulmağla pâdişâhın hulûd-ı zikr-i cemîline sebeb olur. Bu husūsun husūlü tevfîk-i İlâhî ve hüsn-i sülûk-ı pâdişâhîye mevkūfdur.(2) KıtʻaSadr-ı ʻâlî-kadr sāhib-i ʻakl odur kim dâimâPâdişâhı hayra sevk ve ʻadle muʻtâd eyleye Sadr-ı aʻzam dâver-i efham Ali Paşa gibiHüsn-i tedbîrile mülkü böyle âbâd eyleyeKELİMELER:Cihâniyân: Dünyada yaşayanlarFerâmûş: Unutma Hulûd: Sonsuzluk, ebedilik İbâdullâh: Allah’ın kulları Kâfil: Bir işi üzerine alan, kefil olan Mazmûn-ı münîf: Kastedilen yüce anlam Mehâmm: Önemli işler Mesālih: İşler Müstefâd: Kendisinden faydalanılan Müşîr-i sāib-i tedbîr: Tedbiri doğru olan yol gösterici Muʻtâd: Alışılmış, âdet edinilmiş Dâver-i efham: Çok değerli âdil (adaletli vezir)*Kaynak: Osmanzâde Tâib Ahmed (v.1136/1724)

Bu sayımızda öğrendiğimiz harflerden “ص” (Sad)’ın diğer harflerle birlikte nasıl yazılacağını göreceğiz. Harfleri yazarken, daha önce öğrendiğimiz başlama ve bitiş şekillerini unutmayalım.

Dergiyi takip edenler, yazmanın da zevkine ulaşıyorlar. Her ay ilerlediğinizi sizler de fark ediyorsunuz. Her işte olduğu gibi, bu işte de bizzat kendimizin gayret göstermesi önemli olacaktır.YANGINKarşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Ç Ö Z Ü M يانغين قارشومده مدهش بر يانغين وار. آلولري كوكلره يوكسلييور. ايچنده اولادم يانييور، ايمانم طوتوشمش يانييور. او يانغيني سونديرمه يه ، ايمانمي قورتارمه يه قوشويورم. يولده بري بني كوستكله مك ايسته مش ده آياغم اوڭا چارپمش؛ نه اهمّيتي وار؟ او مدهش يانغين قارشوسنده بو كوچك حادثه بر قيمت افاده ايدرمي؟

El-Hac İbrahim Ağanın Mezar Taşı KitabesiHûve’l-BâkîBeni kıl mağfiret ey Rabb-i YezdânBi-hakkı ‘arşı a’ẓam Nûr-ı Kur’ânGelüb kabrim ziyâret eden ihvânİdeler rûhuma bir Fâtiha ihsânHazînedâr usta hademesi el-hâc İbrâhîmAğanın rûhuna FâtihaFî 17 Ş(aban) sene 1287KELİMELER:Hûve’l-Bâkî: “O, Bâkîdir (Sonsuzdur).” Allah’ın ebedî olduğunu ifade eden bir ibare.Kıl: “Kıl, eyle” (“beni mağfiret eyle”).Mağfiret: “Bağışlanma, af”.Yezdan: “Yezdân” (Farsça kökenli, Allah’ın isimlerinden biri).Bi-hakkı: “Hakkı için” (bir şeyi vesile kılarak dua etmek, yemin anlamında da kullanılabilir).A’zam: “Azametli, yüce, ulu.”Kabrim: “Mezarım.”İhvân: “Kardeşler, dostlar”.Kaptan-ı Derya Gazi Hasan Paşa Çeşme KitabesiHâlâ kapudân-ı deryâ Cezâyirli Gâzî Hasan Paşa Hazretleriİşbu çeşmenin ve mâ-i lezîzinin yollarının ta’mîr-i küllî ileMüceddeden ta’mîr ve termîmine muvaffak olmalarıyla nâm-ı müşîrîleriHayr ile tezkîr olunmak niyâzıyla bu mahalle işâret olunmuştur. 1197Bu çeşmede aslâ sakagediği yoktur.KELİMELER:Hâlâ: Burada “o dönemde” anlamında kullanılmıştır.Kapudân-ı deryâ: Osmanlı Donanması’nın başkomutanı, yani kaptan-ı deryâ. Mâ-i lezîz: Lezzetli su.Ta’mîr-i küllî: Büyük çaplı onarım, tamamen yenileme.Müceddeden: Baştan itibaren, yeniden. Ta’mîr: Onarım, tamirat. Termîm: Tadilat, eksikleri giderme. Muvaffak olmalarıyla: Başarıyla tamamlanması sayesinde. Nâm-ı müşîrîleri: İsminin hayırla anılması. Tezkîr olunmak: Anılmak, hatırlanmak. Hicrî: 1197 (Milâdî 1783-1784) Saka: Osmanlı döneminde su taşıyıp satan kişilere denir.

أوگله نمازينى قيلان حافظ عثمان، جامعدن چيقوب موقّتخانه يه كچدي. اوغلي حسن، امام دده سيله جامعده قالمشدي. عثمان، طوغومي ياقلاشان اشني دوشونويوردي. خانمي زور بر حامله لك كچيرمشدي و طوغوم آني ياقلاشييوردي. عقلي، بدني بوراده اولسه ده قلبي اونده يدي.موقّتخانه ، فاتح سلطان محمدڭ ياپديرديغي ايلك موقّتخانه يدي و ايلك موقّتي علي قوشجيدي. عثمان بوراده وقتلري تعقيب ايدر، امساكيه حاضرلار، ماتماتيك و آصترونومي درسلري ويرردي. كنديسي سحن ثمان مدرسه سندن مأذون اولدقدن صوڭره بوراده وظيفه آلمشدي. ماتماتيك، فيزيك و آصترونومي آلانلرنده مدرسه ده درس ويره جك قدر بريكيمي واردي.كتابلغي، علي قوشجينڭ اثرلري و كاتب چلبينڭ كتابلريله طوليدي. ديوارلرده اسطرلاب، ربع تخته سي و كندي حاضرلاديغي رمضان امساكيه سي آصيليدي. ماصه سنده چشيتلي ساعتلر، كره لر بولونويوردي. غلطه دن آلديغي ساعت اوطه ده طيقير طيقير ايشلييوردي.قاپي چاليندي، حسن باباسنڭ ياڭنه كلدي. دده سي اوني ايكيندي يه قدر باباسنڭ ياڭنده قالمسي ايچون كوندرمشدي. عثمان آبدست آلمه يه كيدركن حسن ده سديره اوزاندي.*ابه ، طوغومڭ باشلاديغني دويوردي. حنيفه خانمڭ صانجيلري آرتييوردي. چوجق ترس كلييوردى و ابه نه ياپديسه طورومي دوزلته مدي. زورلي طوغومدن صوڭره بر قيز چوجغي دنيايه كلدي. آنجق حنيفه نڭ طورومي آغيردي. ابه ، ببگي آننه نڭ ياڭنه قويدي.بو صيره ده مژده يي ويرمك ايچون بر چوجق جامعه قوشدي. “خواجه م!” دييه قيصيق بر سسله سسلندي. النى آغزينه كوتوروب كيمسه نڭ دويمه سني ايسته مديگي بر ادا ايله “كوزيڭز آيدين خواجه م، بر كريمه ڭز اولدي.” ديدي.بو خبر عثمانڭ قلبنى سوينچله طولديردي. بر اركك چوجقدن صوڭره بر قيز چوجغني قوجاغنه آلاجغنى، اوني أوپوب قوقلاياجغني دوشوننجه موتلولقدن اوچار كبي اولدي. “صالحه م طوغدي ديمك...” دييه ميريلداندي.عثمان، ايكيندي نمازينى قيلدقدن صوڭره اوه يوڭلدي. اوه وارديغنده دده عبد الله خواجه ببگي قوجاغنه آلوب صاغ قولاغنه اذان، صول قولاغنه ايسه قامت كتيردي. آردندن صاغ قولاغنه أوچ دفعه اسمنى تكرار ايتدي: صالحه .آنجق حنيفه نڭ صانجيلري دينمدي. دار الششفايه كوتورولدي و ياپيلان معاينه ده قارننده ئولو بر ببك اولديغي اورته يه چيقدي. ببك آليندي، آنجق حنيفه قيصه سوره صوڭره وفات ايتدي. ببك، آننه سيله عين مزاره دفن ايديلدي. آننه مزار طاشنڭ قوجاغنده بر ببك مزار طاشي، بو حزنلي حكايه نڭ نشانه سي اولارق قالدي.بويله جه ، بر اوه يڭي بر اوموت طوغاركن، بيوك بر غائب ياشاندي. حياتڭ آجي- طاتلي دونكوسي، بر آننه نڭ و ياوروسنڭ قيامته قدر بربرينه صاريلي قالاجغي بر مزار طاشيله مهرلندي.Öğle namazını kılan Hafız Osman, camiden çıkıp muvakkithaneye geçti. Oğlu Hasan, imam dedesiyle camide kalmıştı. Osman, doğumu yaklaşan eşini düşünüyordu. Hanımı zor bir hamilelik geçirmişti ve doğum anı yaklaşıyordu. Aklı, bedeni burada olsa da kalbi evindeydi.Muvakkithane, Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı ilk muvakkithaneydi ve ilk muvakkiti Ali Kuşçu’ydu. Osman burada vakitleri takip eder, imsakiye hazırlar, matematik ve astronomi dersleri verirdi. Kendisi Sahn-ı Seman Medresesi’nden mezun olduktan sonra burada vazife almıştı. Matematik, fizik ve astronomi alanlarında medresede ders verecek kadar birikimi vardı.Kitaplığı, Ali Kuşçu’nun eserleri ve Kâtip Çelebi’nin kitaplarıyla doluydu. Duvarlarda usturlap, rubu tahtası ve kendi hazırladığı Ramazan imsakiyesi asılıydı. Masasında çeşitli saatler, küreler bulunuyordu. Galata’dan aldığı saat odada tıkır tıkır işliyordu.Kapı çalındı, Hasan babasının yanına geldi. Dedesi onu ikindiye kadar babasının yanında kalması için göndermişti. Osman abdest almaya giderken Hasan da sedire uzandı.*Ebe, doğumun başladığını duyurdu. Hanife Hanım’ın sancıları artıyordu. Çocuk ters geliyordu ve ebe ne yaptıysa durumu düzeltemedi. Zorlu doğumdan sonra bir kız çocuğu dünyaya geldi. Ancak Hanife’nin durumu ağırdı. Ebe, bebeği annenin yanına koydu.Bu sırada müjdeyi vermek için bir çocuk camiye koştu. “Hocam!” diye kısık bir sesle seslendi. Elini ağzına götürüp kimsenin duymasını istemediği bir eda ile “Gözünüz aydın hocam, bir kerimeniz oldu.” dedi.Bu haber Osman’ın kalbini sevinçle doldurdu. Bir erkek çocuktan sonra bir kız çocuğunu kucağına alacağını, onu öpüp koklayacağını düşününce mutluluktan uçar gibi oldu. “Saliha’m doğdu demek...” diye mırıldandı.Osman, ikindi namazını kıldıktan sonra eve yöneldi. Eve vardığında dede Abdullah Hoca bebeği kucağına alıp sağ kulağına ezan, sol kulağına ise kamet getirdi. Ardından sağ kulağına üç defa ismini tekrar etti: Saliha.Ancak Hanife’nin sancıları dinmedi. Darüşşifaya götürüldü ve yapılan muayenede karnında ölü bir bebek olduğu ortaya çıktı. Bebek alındı, ancak Hanife kısa süre sonra vefat etti. Bebek, annesiyle aynı mezara defnedildi. Anne mezar taşının kucağında bir bebek mezar taşı, bu hüzünlü hikâyenin nişanesi olarak kaldı.Böylece, bir eve yeni bir umut doğarken, büyük bir kayıp yaşandı. Hayatın acı-tatlı döngüsü, bir annenin ve yavrusunun kıyamete kadar birbirine sarılı kalacağı bir mezar taşıyla mühürlendi.

قديم استانبولڭ تاريخنه ايشيق طوتان اڭ اسكي زمان أولچوم آراچلرندن بري، فاتح سلطان محمدڭ امريله ، دونمڭ بيوك آصترونومي علي قوشجي طرفندن انشا ايديلن كونش ساعتيدر. فاتح جامعنڭ مناره قاعده سنده ير آلان بو اثر، يوز ييللردر زمانڭ كچديگني خبر ويرن بر بيلكه لك نشانه سي اولارق وارلغنى سورديرمكده در.انسانلق تاريخي بوينجه ، زمان كونشڭ كولكه بويني اساس آلارق حسابلانمش، ييلديزلرڭ رهبرلگنده كونلر دوزنلنمشدر. كونش، يالڭزجه دنيامزي آيدينلاتمقله قالمامش، عين زمانده زمانڭ آقيشنى آڭلامه مزده ده بزه يول كوسترمشدر. فاتح جامعنده كي بو كونش ساعتي، مسلمانلرڭ نماز وقتلريني كونشڭ ميلنه كوره بليرله مه سنده بيوك بر قولايلق صاغلامش، يوز ييللردر اڭ كوگنيلير و حسّاس شكلده زماني كوسترمه يه دوام ايتمشدر.قاعده ده كي كونش ساعتنڭ اوزون كناري ٢٠٩ سانتيمتره ، قيصه كناري ايسه ١٥٩ سانتيمتره اولارق أولچولمشدر. جامعڭ كوني باتي جبهه سنده ير آلان بري بيوك، بري كوچك ايكي كونش ساعتي، زمانڭ صوسقون بكجيلري اولارق ديوارلره قازينمشدر. بو اشسز ساعت، ديك أوچكن فورمنده اولوب، زماني، ميلڭ كولكه سنڭ دوشديگي آچيلر أوزرندن اوقومقده در. كليشمش مودللري، يالڭزجه ساعتلري دگل؛ آيلري، موسملري و برجلري ده كوسترمكده در.كونش ساعتلري يالڭزجه بر زمان أولچمه آراجي اولمه نڭ أوته سنده ، كولتوريمزڭ ظريف بر پارچه سي، كچمشڭ درين بيلكه لگنى كونمزه طاشييان برر ميراث اولارق قبول ايديلمليدر. ٥٥٠ ييلدر، صبرله و قصورسز بر طوغريلقله ايشلمه يه دوام ايدن بو كونش ساعتي، اجداديمزڭ بيليمي و صنعتي بر بتون حالنده نه دڭلي اوسته لقله قوللانديغني كوسترن معظّم بر أورنكدر. اونڭ كولكه سنده زمان طورماز، آنجق كچمشڭ ايشيغي، كله جگه رهبر اولمه يه دوام ايدر.Kadim İstanbul’un tarihine ışık tutan en eski zaman ölçüm araçlarından biri, Fatih Sultan Mehmet’in emriyle, dönemin büyük astronomu Ali Kuşçu tarafından inşa edilen güneş saatidir. Fatih Camii’nin minare kaidesinde yer alan bu eser, yüzyıllardır zamanın geçtiğini haber veren bir bilgelik nişanesi olarak varlığını sürdürmektedir.İnsanlık tarihi boyunca, zaman güneşin gölge boyunu esas alarak hesaplanmış, yıldızların rehberliğinde günler düzenlenmiştir. Güneş, yalnızca dünyamızı aydınlatmakla kalmamış, aynı zamanda zamanın akışını anlamamızda da bize yol göstermiştir. Fatih Camii’ndeki bu güneş saati, Müslümanların namaz vakitlerini güneşin meyline göre belirlemesinde büyük bir kolaylık sağlamış, yüzyıllardır en güvenilir ve hassas şekilde zamanı göstermeye devam etmiştir.Kaidedeki güneş saatinin uzun kenarı 209 santimetre, kısa kenarı ise 159 santimetre olarak ölçülmüştür. Caminin güney-batı cephesinde yer alan biri büyük, biri küçük iki güneş saati, zamanın suskun bekçileri olarak duvarlara kazınmıştır. Bu eşsiz saat, dik üçgen formunda olup, zamanı, milin gölgesinin düştüğü açılar üzerinden okumaktadır. Gelişmiş modelleri, yalnızca saatleri değil; ayları, mevsimleri ve burçları da göstermektedir.Güneş saatleri yalnızca bir zaman ölçme aracı olmanın ötesinde, kültürümüzün zarif bir parçası, geçmişin derin bilgeliğini günümüze taşıyan birer miras olarak kabul edilmelidir. 550 yıldır, sabırla ve kusursuz bir doğrulukla işlemeye devam eden bu güneş saati, ecdadımızın bilimi ve sanatı bir bütün halinde ne denli ustalıkla kullandığını gösteren muazzam bir örnektir. Onun gölgesinde zaman durmaz, ancak geçmişin ışığı, geleceğe rehber olmaya devam eder.

ياوز سلطان سليمڭ شامده بر درويشي زيارتيياوز سلطان سليم عرب ديارلريني فتح ايتديگي صيره ده شامده امّتڭ صالحلرندن ملّا محمّد بدخشي يي ايكي كره زيارته كيتمشدر. برنجي زيارتده بدخشي، پادشاهڭ حضورنده هيچ قونوشمايارق سسسز قالمه يي ترجيح ايتمشدر. زيارتدن صوڭره اطرافنده كيلر بدخشي يه ، سلطانڭ حضورنده نه دن قونوشمديغني صورارلر. بوڭا جواباً،- أويله بر پادشاهدركه بيلمديگي شي يوقدر، بن اوڭا نه سويله يه بيليرم، دير.ايكنجي زيارتده ايسه بدخشي برقاچ سوز سويله مه يه لزوم حسّ ايدر و پادشاه حضرتلرينه ، ”سز ده بنم كبي اللّٰهڭ بر قوليسڭز. قوللقده مشترگز. اما شو ده واركه بنم يوكم چوق خفيف اولديغي حالده سزه اللّٰه قاتندن بويوريلان وظيفه لر ايسه چوق آغيردر. اللّٰهڭ بر امانتي اولان خلقڭ حقوقني محافظه يه صوڭ درجه رعايت ايدرك حقيقي بر ظل اللّٰه اولديغڭزي اجراآتلريڭزله كوسترمليسڭز“ ديمشدر.بو نصيحت أوزرينه ياوز سلطان سليم ملّا بدخشي يه أوّلكي زيارتندن داها فضله التفات بويورارق، كوڭلني آلمش و درگاهندن آيريلمشدر.Yavuz Sultan Selim Arap diyarlarını fethettiği sırada Şam’da ümmetin Salihlerinden Molla Muhammed Bedahşi’yi iki kere ziyarete gitmiştir. Birinci ziyarette Bedahşi, padişahın huzurunda hiç konuşmayarak sessiz kalmayı tercih etmiştir. Ziyaretten sonra etrafındakiler Bedahşi’ye, sultanın huzurunda neden konuşmadığını sorarlar. Buna cevaben,- Öyle bir padişahtır ki bilmediği şey yoktur, ben ona ne söyleyebilirim, der.İkinci ziyarette ise Bedahşi birkaç söz söylemeye lüzum hisseder ve Padişah Hazretlerine, “Siz de benim gibi Allah’ın bir kulusunuz. Kullukta müştereğiz. Ama şu da var ki benim yüküm çok hafif olduğu halde size Allah katından buyurulan vazifeler ise çok ağırdır. Allah’ın bir emaneti olan halkın hukukunu muhafazaya son derece riayet ederek hakiki bir zıllullah olduğunuzu icraatlarınızla göstermelisiniz” demiştir.Bu nasihat üzerine Yavuz Sultan Selim Molla Bedahşi’ye evvelki ziyaretinden daha fazla iltifat buyurarak, gönlünü almış ve dergâhından ayrılmıştır.

ناصل اولسه بورايه كله جكبهلول دانا، خليفه هارون رشيد دونمنده ياشامش عقلاي مجانيندن (دلي كورونوشلي عقلليلر) صنفندن بر صوفيدر. حكمتلي سوزلري و داورانيشلري، دنيا مالنه أونم ويرمه ين حالي ايله دقّت چكر. بهلول دانا يينه بر كون بغدادده كزركن بر خيرسز جيبندن پاره كيسه سني چالوب قاچار. بهلول بو اولاي قارشوسنده هيچ تلاش ايتمز. كيدر مزارلغڭ بر كوشه سنده اوتورمه يه باشلار. خيرسزي تعقيب ايتمه يوب قبرستانه كلمه سنڭ سببنى صوردقلرنده ، ”او خيرسز نهايتنده بورايه كله جكدر“ در.Behlül-i Dana, Halife Harun Reşid döneminde yaşamış ukalâ-yı mecânînden (deli görünüşlü akıllılar) sınıfından bir sufidir. Hikmetli sözleri ve davranışları, dünya malına önem vermeyen hali ile dikkat çeker. Behlül-i Dana yine bir gün Bağdat’ta gezerken bir hırsız cebinden para kesesini çalıp kaçar. Behlül bu olay karşısında hiç telaş etmez. Gider mezarlığın bir köşesinde oturmaya başlar. Hırsızı takip etmeyip kabristana gelmesinin sebebini sorduklarında, “O hırsız nihayetinde buraya gelecektir” der.

اختيارلره حرمتبايزيد بسطامي حضرتلري بر ضيافته اشتراك ايدر. ييمكدن صوڭره ، هركسڭ أوڭنه بر لگن و ابريق كتيريلير. مسافرلر آراسنده بر اختيار ده واردر، لكن كيمسه اوڭا آلديريش ايتمز. بو منظره ، بايزيد حضرتلرينڭ نظرندن قاچماز و درحال بر ابريق ايله لگن كتيره رك اختيارڭ اللرينه صو دوكر. او اثناده لطيف بر سؤال يوڭلتير:- يا شيخ، كنجلگڭده هيچ كيمسه يه ، بالخاصّه اختيارلره خدمت ايتمزميدڭ كه ، شيمدي سڭا ده كيمسه خدمت ايتمييور؟اختيار، ظريف بر ادا ايله شويله مقابله ايدر:- بالعكس، پك چوق خدمت ايتدم. ايشته بو خدمتلريمڭ بر مكافاتيدركه ، شيمدي سزڭ كبي مبارك بر ذات عالينڭ اللرمدن صو دوكمسي نصيب اولدي.اوت، كنجلكده ياپيلان اييلكلر، وقتي كلديگنده محقّق قارشولق بولاجقدر.Bayezid-i Bistami Hazretleri bir ziyafete iştirak eder. Yemekten sonra, herkesin önüne bir leğen ve ibrik getirilir. Misafirler arasında bir ihtiyar da vardır, lakin kimse ona aldırış etmez. Bu manzara, Bayezid Hazretlerinin nazarından kaçmaz ve derhal bir ibrik ile leğen getirerek ihtiyarın ellerine su döker. O esnada latif bir sual yöneltir:- Ya Şeyh, gençliğinde hiç kimseye, bilhassa ihtiyarlara hizmet etmez miydin ki, şimdi sana da kimse hizmet etmiyor?İhtiyar, zarif bir eda ile şöyle mukabele eder:- Bilakis, pek çok hizmet ettim. İşte bu hizmetlerimin bir mükâfatıdır ki, şimdi sizin gibi mübarek bir zat-ı âlinin ellerimden su dökmesi nasip oldu.Evet, gençlikte yapılan iyilikler, vakti geldiğinde muhakkak karşılık bulacaktır.

جعفر بن ابو طالبڭ نجاشي يه جوابيعمرو ابن عاص حبشستانه هجرت ايدن مسلمانلرڭ كنديلرينه اعاده ايديلمسي ايچون حبش قرالي نجاشي يه مراجعت ايتديلر. مهاجرلرڭ كندي دينلريني ترك ايتدكلري كبي خرستيانلغه ده مخالف اولدقلريني سويله ديلر. بونڭ أوزرينه نجاشي مسلمانلره صورديكه :- اسكي دينڭزي ترك ايتمه ڭزه سبب اولان و بنم دينم ايله سائر ملّتلرڭ دينلرندن فرقلي اولان بو يڭي دين نه در؟بو صوري أوزرينه جعفر بن ابو طالب جواب ويرمه يه باشلادى: (بو جوابي اسلام تاريخنده امثالنه اندر راستلاناجق شاه اثرلردندر.)بز جهالت و وحشتڭ قراڭلقلرينه كومولمش بر ملّت ايدك. پوتلره طاپييوردق. عفّت و تميزلكدن اوزاق بر حيات كچيرييوردق. صوڭنده جناب حق ايچمزدن بر آدم كوندرديكه اصالتنه ، طوغريلغنه ، ناموس و فضيلتنى هپمز بيلييورز. بو ذات بزي اللّٰهڭ برلگنى طانيمه يه ، پوتلره ، طاشلره طاپينمقدن اوزاق طورمه يه ؛ استقامت و وفاكارلغه ، انسانلره كوزل داورانمه يه ، حقوقه رعايته دعوت ايتدي. بزي قادينلرڭ ناموسني تحقير ايتمكدن، يتيملرڭ مالنى ييمكدن، فنالقدن، قان دوكمكدن، اخلاقسزلق و يالاندن منع ايتدي. بز اوڭا ايناندق اوني تعقيب ايتدك، بوندن طولايي منسوب اولديغمز ملّت بزه صالديرمه يه و اللّٰهه عبادت ايتمكدن واز كچيرمه يه ، بزي آغاجدن و طاشدن ياپيلان پوتلره تكرار طاپمه يه زورلاديلر و هر تورلي اشكنجه لري تطبيقه باشلاديلر. بونلر آراسنده امنيت و سلامت بولونمديغني كورنجه مملكتمزي ترك ايتدك، سزڭ مملكتڭزه التجا ايتدك.Amr ibni As Habeşistan’a hicret eden Müslümanların kendilerine iade edilmesi için Habeş kralı Necaşi’ye müracaat ettiler. Muhacirlerin kendi dinlerini terk ettikleri gibi Hıristiyanlığa da muhalif olduklarını söylediler. Bunun üzerine Necaşi Müslümanlara sordu ki:- Eski dininizi terk etmenize sebep olan ve benim dinim ile sair milletlerin dinlerinden farklı olan bu yeni din nedir?Bu soru üzerine Cafer bin Ebu Talip cevap vermeye başladı: (Bu cevabı İslam tarihinde emsaline ender rastlanacak şah eserlerdendir.)Biz cehalet ve vahşetin karanlıklarına gömülmüş bir millet idik. Putlara tapıyorduk. İffet ve temizlikten uzak bir hayat geçiriyorduk. Sonunda Cenab-ı Hak içimizden bir adam gönderdi ki asaletine, doğruluğuna, namus ve faziletini hepimiz biliyoruz. Bu zat bizi Allah’ın birliğini tanımaya, putlara, taşlara tapınmaktan uzak durmaya; istikamet ve vefakârlığa, insanlara güzel davranmaya, hukuka riayete davet etti. Bizi kadınların namusunu tahkir etmekten, yetimlerin malını yemekten, fenalıktan, kan dökmekten, ahlaksızlık ve yalandan menetti. Biz ona inandık onu takip ettik, bundan dolayı mensup olduğumuz millet bize saldırmaya ve Allah’a ibadet etmekten vaz geçirmeye, bizi ağaçtan ve taştan yapılan putlara tekrar tapmaya zorladılar ve her türlü işkenceleri tatbike başladılar. Bunlar arasında emniyet ve selamet bulunmadığını görünce memleketimizi terk ettik, sizin memleketinize iltica ettik.
