Risale-İ Nur
Ey hamiyetli ihvân-ı vatan! İsrâfât ve hilâf-ı şerîat ve lezâiz-i nâ-meşrûa ile tekrar ihyâ etmeyiniz. Demek şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk. Şimdi bu ittihâd-ı millet ve meşrûtiyet ile rahm-i mâdere geçtik. Neşv ü nemâ bulacağız.
[Devamını Oku]
Birinci Telvih: Tasavvuf, tarikat, velayet, seyr ü süluk namları altında şirin, nurani, neşeli, ruhani bir hakikat-i kudsiye vardır ki, o hakikat-i kudsiyeyi ilan eden, ders veren, tavsif eden binler cild kitap, ehl-i zevk ve keşfin
[Devamını Oku]
Altıncı Deva: Ey dünya zevkini düşünüp, hastalıktan ızdırab çeken kardeşim! Bu dünya, eğer daimî olsa idi ve yolumuzda ölüm olmasa idi ve firak ve zevalin rüzgârları esmese idi ve musibetli, fırtınalı istikbâlde, manevi kış mevsimleri
[Devamını Oku]
Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaice medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebiler, Avrupalılar terakkîde istikbâle uçmalarıyla beraber, bizi maddî cihette kurûn-u vustâda durduran ve tevkîfeden “Altı Tane Hastalık”tır. O hastalıklar da bunlardır:
[Devamını Oku]
Kur’ân-ı Hakîm, şu Kur’ân-ı azîm-i kâinâtın en âlî bir müfessiridir. Ve en belîğ bir tercümanıdır. Evet, o Furkān’dır ki, şu kâinâtın sahîfelerinde ve zamanların yapraklarında kalem-i kudretle yazılan âyât-ı tekvîniyeyi cin ve inse ders verir.
[Devamını Oku]
(1) Her şeyde, hatta en çirkin görünen şeylerde hakiki bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki her şey, her hâdise ya bizzat güzeldir, ona ‘hüsn-ü bizzât’ denilir. Veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona ‘hüsn-ü bilgayr’ denilir.
[Devamını Oku]
(1) Meşhur[1] bülbül kuşu, gülün aşkıyla ma‘rûf o hayvancığı Fâtır-ı Hakîm istihdâm ediyor. Beş Gaye için onu isti‘mâl ediyor. Birincisi: Hayvanât kabileleri namına, nebâtât tâifelerine karşı olan münâsebât-ı şedîdeyi i‘lâna me’murdur. İkincisi: Rahmân’ın rızka muhtaç
[Devamını Oku]
İslâm hukemâsının Eflâtun’u ve hekimlerin şeyhi ve feylesofların üstadı, dâhî-i meşhur Ebû Ali ibn-i Sina, yalnız tıp noktasında (كُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُوا) ayetini şöyle tefsir etmiş, demiş:جَمَعْتُ الطِّبَّ ف۪ي بَيْتَيْنِ جَمْعًا ٭ وَحُسْنُ الْقَوْلِ ف۪ي
[Devamını Oku]